Gençliği ülke sorunları ile ilgilenmeyen bir ulusun sonu gelmiş demektir.
Gençlik olarak biz, ülke sorunları ile ilgilenmeyi görev biliyoruz ve ülke sorunları ile ilgilenip etken olduğumuz ölçüde görevimizi yaptığımıza inanıyoruz. Çünkü ülkenin geleceği, gençliğin geleceğinden ayrı düşünülemez. Biz ülke sorunları ile ilgilenmekle, gerçekte kendi geleceğimize sahip çıkmış oluyoruz. Yaşlı kuşağın bize devredeceği Türkiye’yi, Amerikan üslerini, bizi Amerika’ya bağlayan ikili anlaşmaları, yıldan yıla artan dış borçları ve Türk halkının nasıl sömürüldüğünü görüp de ülke sorunlarıyla ilgilenmemek en yumuşak söyleyişle ihanettir. Türk ulusuna ihanettir. Türk devletinin geleceğine ihanettir.
Gençliğin ülke sorunlarıyla ilgilenmesi ve sömürülen Türk halkından yana eylemler yapması, sömürgen çevreleri tedirgin etmekte ve bu çevreler “Gençlik siyaset yapıyor” diye feryadı basmaktadır.
Egemen sınıfın isteğine kalırsa, onlar bizi yönetecekler, ömrümüz boyunca acısını çekeceğimiz ikili anlaşmalarla bizi bir yabancı devlete bağlayacaklardır. Fakat biz kadere boyun eğeceğiz, bu ikili anlaşmalara karşı çıkmayacağız.
Bir doğu-batı savaşında onlar Türkiye’yi bir nükleer hedef haline getirecekler. Fakat biz NATO’ya karşı çıkmayacağız.
Bütün yer altı kaynaklarımızı Amerika’ya peşkeş çekecekler, fakat biz bu sömürünün hesabını sormayacağız.
Köylünün ürününü ucuza kapatarak köylü kardeşlerimizi sömürecekler, fakat biz köylüyü sömürüyorsunuz dahi demeyeceğiz.
Kıbrıs’ta yolumuzu kesan 6. Filo İstanbul Limanı’na demirleyecek, fakat biz 6. Filoyu protesto etmeyeceğiz.
Meslek bilgimizi kullanarak lüks binalar inşa edeceğiz, fakat bu binalarda kimlerin yatıp kalktığını sormayacağız.
Mühendis olarak silahlar yapacağız, fakat bu silahlar küçük ücretlerine zam isteyen işçi kardeşlerimize çevrildiği zaman ses çıkarmayacağız.
Bugünün öğrencileri yarının meslek adamları olarak, ülkemizin bütün sorunları ile ilgilenmek zorundayız.
Önümüzde İki Yol Var
Öğrenciliği bitirip meslek hayatına atılacak olan biz mühendisler için iki yol vardır. Bu yollardan biri, kim için ve ne için üretim yaptığını düşünmeksizin egemen sınıfların yararına üretim yapmaktır. Kısaca neden ve niçinini düşünmeksizin bir miktar karşılığında üretim yapmak yani robotlaşmak. İkinci yol ise kim için ve ne için çalıştığını bilerek emekçi halkın yararına üretim yapma olanaklarını aramaktır. Bir başka deyişle, ikinci yol küçük bir azınlığın yararına robotlaşmak değil, büyük çoğunluğun, yani toplumun yararına çalışarak insanlaşmak yoludur.
Harun KARADENİZ / İTÜ Öğrenci Birliği Başkanı
1967-1968 İTÜ ARI YILLIĞI