Mahir Çayan kimdir, bilir misiniz?
Türkiye Cumhuriyet Tarihi’ne damgasını vurmuş, düşünceleri eylemleri ve cesaretleriyle adından sıkça söz ettiren 68 Kuşağı’nın öne çıkan, değerleri isimlerden biri olan Mahir Çayan hakkında sizi biraz bilgilendirecek ve -şayet hiç tanımıyorsanız- belki de hissiyatsal fikirlerinize naifçe dokunacağım.
Doğum tarihi her ne kadar netlik kazanamamış olsa da, günlerden bugün yani 1945 veya 1946 martının 15’inde olduğu düşünülüyor. Ölümüyse 1972 senesinin 30 martında gerçekleşmiştir ne yazık ki.. Bu kısacık ama dolu dolu geçmiş hayatını ‘on beş’ güne sığdırmış gibi teşbihleyip ifade edenlere hak vermemek pek elde değil.
1963 senesinde İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde yüksek tahsiline başlayan Çayan; ertesi sene bu tahsili, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde devam ettirmeye karar verdi. Eğitimiyle geçen bu süreçte boş durmayan Mahir Çayan, FKF’ye bağlı SBF gibi fikir kulüplerinde bulunup çeşitli somut icraatlarda bulunmayı es geçmedi. İki sene sonra, yani 1965 senesindeyse bu kulübün başkanlığını üstlenmişti. Tahsiline başladığı ve ilerlettiği süreçten bu yana, bireysel gelişimini majör evreye taşıyarak fikirsel kimliğine gerekli olgunluk ve doygunluğu kazandırabilmiştir.
Bilindiği üzere 68 Kuşağı’na adını veren ve 68’lik Olayları’nı başlatan malum senede, ABD’nin 6. Filo’sunu protesto edip eylemlerine katılan Mahir Çayan; toplumsal arenada siyasi karakteriyle aktifliğini ilk bu evrede sergilemeye adımlandığında peyderpey dikkatleri üzerine çekmeye de başlamıştı. Öte yandan TİP içinde başlayıp git gide geniş çaplı ülke gündemi haline gelen MDD görüşlerini içeren Mihri Belli davasındaki tartışmalara dahil oldu. Açılımı; Türkiye Halk Kurtuluş Partisi Cephesi olan THKPC’nin kurucu lideri ve önder aktivistleri konumunda yer almıştır. (Rica ediyorum aklınıza şu anki varlığı tartışmalara konu olan DHKP-C gelmesin, çünkü Mahir Çayan’ın elli küsür sene evvel kurduğu THKPC ile uzaktan yakından alakası ve bağlantısı bulunmamaktadır bilakis birbirleriyle çakışan, çelişkili görüş ve amaçlar doğrultusundadırlar.)
MDD tartışmalarının olduğu süreçte Karadeniz Ereğli gibi birkaç yerde çalışmalarını yürütmeye devam etse de, bunlarla sınırlı kalmayan Çayan; evvelinden yaptığı Fransa ziyareti esnasında gözlemlediği Latin Amerika Fokoizm’yle tanıştığında, fikirlerinde yaşanan hareketliliğin bir yansıması olarak TİP’e dair ‘yasalcı’ eleştirilerde bulunarak fikir ayrılığı içeren hususları dile getirmiştir. Şekillenmekte olan kümülatif görüşlerini dillendirebilmek gayesiyle; ‘Türk Solu’, ‘Aydınlık’ gibi bazı dergilerde yazılar yazmaya başladı.
*Aren Oportünizminin Niteliği
*Yeni Oportünizmin Niteliği Üzerine
*Kesintisiz Devrim I-II-III
*Revizyonizmin Keskin Kokusu I-II
*Sağ Sapma, Devrimci Pratik ve Teori
Bu dönemde yazdığı, ehemmiyet arz eden ve doyurucu nitelikteki bazı yazıları arasında yer alıyor.
1972 senesinin 26 martında; Ünye’de NATO’ya ait radar üssünde çalışan iki Kanadalı bir İngiliz teknisyeni kaçırıp rehin alarak, 68 Kuşağı’nın popüler diğer liderlerinden olan Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam kararını bozdurup, tutukluluk halinden kurtarabilmek adına şartlı rehin tutmak gibi bir planda öncülük etti. Eylemleri sırasında Tokat’ın Niksar ilçesi Kızıldere köyündeki muhtarın evinde saklandıkları süreçte, martın 30’unda askerler tarafından ablukaya alınıp, yaşanan çatışma sonucunda öldürülmüştür.
Yirmi altı yaşında sonlanan bu gencecik yaşama, yaşından oktilyon kat fazla ama esasında cesaretine şapka çıkartılacak derecede meşakkatli, haşmetli olaylar sığdıran Mahir Çayan; tanınmaya ve anlaşılmaya değer, kabul edilmesi gereken bir aktivist.
Yazımızı, Mahir Çayan’a ait birkaç satırla sonlandırmak istiyorum;
“Kemalizm, emperyalist boyunduruk altında olan yarı-sömürge ülkelerin devrimci milliyetçilerinin bir kurtuluş bayrağıdır. Kemalizm’e ruh veren, onu yaşatan, Milli Kurtuluşçuluğun (yani, antiemperyalist ve antifeodal) tavır alışıdır.”
“Kemalizm soldur, Milli Kurtuluşçuluktur, Emperyalizme karşı bu zümrenin isyan bayrağıdır.”
“Milli Kurtuluşçu bir tutum yansıtması açısından bizler sapına kadar Atatürkçüyüz. Onun Milli Kurtuluşçuluk bayrağını, hayatımız da dahil, her şeyimizi ortaya koyarak biz dalgalandırıyoruz.”
“Hayatın cilvesine bakın ki, onun açtığı yolda Milli Kurtuluş Bayrağını 1971 Türkiye’sinde dalgalandıran bizler, O’nun adına, O’nunla uzaktan yakından ilişkisi olmayanlar tarafından O’na ihanetle suçlanıyoruz.”
Berrak KIZIL