“Türkiye’nin emperyalist vesayet altında sömürülen bağımlı bir ülke olarak varlığını sürdürmesinde çıkarı olan sınıfların, işbirlikçi sermayedarların ve feodal mütegallibenin iki cins çığırtkanları var:
Birincisi, komprador – feodal ağa ortaklığının daha çok doğrudan doğruya yabancıya bağlı komprador kolunun sözcülüğünü eden ‘batıcılar’, ‘gardop Atatürkçüleri’, milli değerlerimize karşı çıkmayı, mini eteği, ye-ye müziğini ilericilik diye yutturmaya kalkan kozmopolitler…
İkincisi, komprador – foedal ağa ortaklığının daha çok feodal ağa kolunun sözcülüğünü eden sahte ‘mukaddesatçılar’, özünde dinlerin en ilericisi olan Müslümanlığı yozlaştırıp müslüman ulusların baş düşmanı emperyalizmin ve yerli ortaklarının elinde ideolojik silah haline getirme yolunda çaba gösterenler, türk ulusunun yüzdüğü ak gününde yas tutan, ulusun ağladığı kara gününde bayram eden yobazlar…
Emperyalizmin birinci tip çığırtkanları, bunu, emperyalizmi bir Milli Kurtuluş Savaşı’nda ilk olarak yenmiş olan Atatürk’e ve Atatürkçülüğe sahip çıkar görünerek yapmaktadırlar ki, bu davranışları Atatürk’ü mezarında acılarla döndürür.
İkinci tip emperyalizmin çığırtkanları ise, aynı şeyi, Müslümanlığı ilan ettiği andan başlayarak ömrü küffara kılıç sallamakla geçmiş olan ve gâvurla ittifakı günah sayıp yasaklayan Peygambere ve İslam dinine sahip çıkar görünerek yapmaktadırlar, ki bu da Peygamberi mezarında acılarla döndürür.
‘Bugün’ gazetesi yukarıda sözü edilen kategorilerden ikincisine gire bir yayın organıdır.
“Beyazıt Kulesi’ne Kızılbayrak Astılar” Yalanı
Son günlerde , özellikle, düzenleyicilerinden bulunduğu Kanlı Pazar’ın yanına bırakılmasından büsbütün şımaran bir yobaz ‘ceridesi’, selameti Hristiyan petrol şirketlerinin Suudi Arabistanı’na sığınmakta bulmuş olan kanun kaçağı başyazarının yönetiminde, gerçek yurtsever devrimcilere karşı yalan ve iftira kampanyasında karşı Amerikan 6. Filosunun fedailiğini yapmayı Müslümanlığın farizesi sayan ‘Bugün’ gazetesi, 30 Mart 1969 günkü sayısında ‘Beyazıt Kulesine Çekilen Kızıl Bayrak Rusya’dan Gelmiş’ başlığı altında baştan aşağı yalan ve yalan olduğu kadar gülünç bir haber yayınlamıştır.
Bunda 12 Şubat 1969 günü Beyazıt Kulesi’ne asılan Vedat Demircioğlu’un resmine fon teşkil eden kırmızı bezin ‘Rusya’dan gelmiş bir kızıl bayrak’ olduğu, buradaki Sovyet diplomatları tarafından Mihri Belli’ye teslim edildiği, Belli’nin de emaneti İstanbul’da bir yüksek yere çekilmek üzere FKF’li gençlere verdiği ve bu genç militanların da ‘kızıl bayrağın orak çekiç kısmına herhangi bir kapama vesilesi bulduktan sonra’ Beyazıt Kulesi’ne asmayı tasarladıkları ve astıkları, bu yüzden de haklarında kovuşturma açıldığı uzun uzadıya anlatılmaktadır.
Antiemperyalist mücadelenin militanlarını halkın gözünde akıllarınca kötülemek için uydurulan, her satırı gerçeğe aykırı bu provakasyon, elbette ki karşılıksız kalmıyacaktır. Yazıda adları geçenler, helhalde kanun vb. yollarına başvurmakta kusur etmiyeceklerdir. Biz burada bu arkadaşların ve özellikle şu anda hapishanede bulunan Mihri Belli’nin görüşlerini yansıttığımız inancı ile bu konuda birkaç söz söylemeyi gerekli buluyoruz:
Yarının Sosyalist Türkiye’sinin de Göklerinde Dalgalanacak Olan Milli Bayrak, Mehmetçiğin Anafartalar’da, Dumlupınar’da Yükselttiği Bayraktan Gayrısı Olmayacaktır
Türk ulusunun bayrağı ay-yıldızlı al bayraktır.
Yalnız bugünün Türkiye’sinin değil, yarının sosyalist Türkiye’sinin de göklerinde dalgalanacak olan milli bayrak, Mehmetçiğin Anafartalar’da, Dumlupınar’da yükselttiği bayraktan gayrısı olmayacaktır. Ve sosyalistler başta, Milli Kurtuluş Savaşımızın geleneğine, ulusal değerlerimize en derin şekilde bağlı bütün devrimciler bunu böyle bilirler. Türkiye göklerinde bayrağımızdan gayrı bir bayrağın dalgalanmasını, Amerikan bayrağının dalgalanmasını hazmedememeleri bundan ötürüdür.
Amerikalıların bayrağımıza saygısızlık etmeleri karşısında duydukları derin kin bundan ötürüdür.
Kızıl bayrak, tarihte ilk olarak Fransız proleter hareketinin sembolü olmuştur. 1848 Devrimi’nde olsun, Paris Komünü’nde olsun, bu böyleydi. Büyük Ekim İhtilali’nde Bolşevikler, Çarlık Rusyası’nın kartallı bayrağını indirdiler ve yerine Ruslarla birlikte birçok uluslardan meydana gelen bir ülke olan Sovyetler Birliği’nin orak-çekiçli kızıl bayrağını diktiler.
İkinci Dünya Savaşı’na kadar, 200 milyona varmayan nüfusuyla Sovyetler Birliği dünyada tek sosyalist ülkeydi. Bugün Kore’den Arnavutluk’a kadar, bir milyarın çok üstünde insan sosyalizm yolunu tuttu. Bu uluslardan hiç biri Sovyetler Birliği’nin bayrağını devralmayı düşünmedi ve kendi ulusal bayrağınından vazgeçmedi.
Örneğin, Kuzey Vietnam’ın kendi ulusal bayrağı vardı. Örneğin, tarih ve kültür bakımından Ruslara en yakın bir ulus olan Bulgarlar eski ulusal bayraklarını olduğu gibi muhafaza ettiler.
Elbette ki her ulusun sembolü, kendi bayrağı olacaktır. Ve elbette ki, devrimci bir tarihi geleneği temsil eden ulusal bayraklar sosyalist düzende de ulusların başı üstünde dalgalanacaktır.
Ay-yıldızlı al bayrak, dünya tarihinin ilk muzaffer milli kurtuluş savaşının bayrağıdır. O yüce ve kutsal bir devrimci geleneği yansıtır. Türk bayrağına sevgi ve saygı, milli kurtuluş savaşları geleneğine sevgi ve saygıdır. Hiçbir sosyalist, hiçbir gerçek devrimci bunda kusur etmez, edemez.”
Sevim BELLİ
Kaynak: Türksolu Dergisi, 22 Nisan 1969, Sayı:75, s.3.