12 Mart Muhtırasının üzerinden tam 18 yıl geçti. Belleklerde 12 Mart 1971, olaylarla dolu bir Mart ayında, dört generalin verdiği bir muhtıra değil şüphesiz. Bir ucu 60’lı yılların sonuna, bir ucu 1973 Ecevit iktidarına değin uzanan süreç. Hem de Türkiye’nin işçi, köylü, öğrenci, aydın asker-sivil, politikacıların, tüm bir toplumun en aktif dönemini kapsayan bir süreç.
Yeniliklerle, atılımlarla, değişikliklerle ve aynı ölçüde karşı tepkileriyle dolu bu süreçte gençliğin çok özel bir yeri var. Dünyada 68 kuşağı olarak anılan gençliğin Türkiye’deki izdüşümü bu yıllarda kendini gösterdi. Türk işçi hareketine ağırlığını koyan DİSK, bu yıllarda güçlendi ve şekillendi. Devrimci, faşist, gerilla kotrgerilla, terör anti-terör, boykot işgal, Molotof kokteyli, toplum polisi, askeri hapishane, işkence, elektrik verme, saygı duruşları, antlar, kurtarılmış bölgeler, direnişler, grevler, toprak işgalleri gibi kavramların birçoğu da yaygın olarak bu dönem kullanıldı ve topluma mal oldu.
Atılan taş, yenilen bir cop, şubede, hapishanede işkence, sıkılan bir kurşun, ölen bir dost, bir yürüyüş, bir patlama, alınan bir hak, kaybedilen bir mevzi, hangisiydi 12 Mart? Bunların tümü ve ötesi. Belki de Ertuğrul Kürkçü’nün 68 dönemi için dediği: Bir ruh hali. Askeri bir müdahalenin de kesemediği bir coşku, bir yükseliş, bunların tümüne yayılmış bir yaşam tarzı.
Nokta bu küçük albümle tüm bu anıların yer aldığı fotoğrafları kapsayamıyor şüphesiz. Ama bir dönemin hatırlanmasına yardımcı olacak küçük bir tarihi bir görevi yerine getiriyor.
Gençlik eylemlerinin Ankara’daki ilk merkezi, nasıl Siyasal ve Hukuk fakültelerinin önüyse İstanbul’da da İstanbul Üniversitesi idi. 68-69 yıllarında başlayan üniversite işgalleri ve boykotların ve toplum polisine karşı savunmaların en popüler silahları da Molotof kokteylleri ile elde yapılma dinamitlerdi. Dönemin en popüler eylemlerinden biri 6’ncı Filo aleyhtarı eylemlerdi. 12 Mayıs 1968’de çeşitli ilerici derneklerin düzenlediği NATO’ya hayır haftasında 106 öğrenci gözaltına alınmış, iki ay sonra 15 Temmuz’da 6’ncı Filo İstanbul’a geldiğinde de öğrencilerle polis arasında büyük çatışmalar olmuştu. 17 Temmuz’da sadece İstanbul’da 53 öğrenci ve 4 polis yaralanmıştı.
- 68 kuşağının hatıra fotoğraflarından biri. İstanbul Üniversitesi önü. Sol baştan ikinci Teğmen Cengiz Kınay. 6’ncı, eli yanağında olan öğrenci lideri şimdi Prof. Toktamış Ateş. Onun arkasında Avukat Tuğrul, onun önünde İdris Küçükömer, Küçükömer’in sağında gözlüklü Yüksel Ötügen, onun yanında Bozkurt Nuhoğlu, Nuhoğlu’nun arkasında Deniz Gezmiş, Küçükömer’in önünde Ergin Konuksever.
- İstanbul’daki 6’ncı Filo aleyhtarı gösterilerde karaya çıkan Amerikalılar taşlanmış, arabaları kırılmış ve denizciler de denize dökülmüştü. Fotoğrafta Amerikalılar kurtarılırken.
- Dönemin gençlik liderlerinden Harun Karadeniz (daha sonra kanserden öldü), İstanbul Taksim Anıtı önünde konuşurken.
- Üniversite işgallerinde demokrasi. İstanbul Üniversitesi işgalinde kurulan ilk işgal konseyi, eylem kararları için toplantı halinde.
- İTÜ’de atölyede imal edilen, çakıl taşı atabilen bir nevi ilkel top-tüfek karışımı gençlik silahı. Toplum polisine karşı hazırlık yapılıyor.
- Dönemin simgelerinden bir molotof kokteyli. Bir polis baskınına karşı direniş için İstanbul Üniversitesi’nde stok yapılıyor.
Temmuz’un üçüncü haftasında (1968), polis tarafından yaralanan TİP üyesi ve hukuk fakültesi öğrencisi Vedat Demircioğlu’nun ölmesi 12 Mart döneminin karakteristiklerinden biri olan siyasi cinayetler ve öğrenci öldürülmeleri sürecinin başlangıcıydı. Başta Vedat, daha sonra Battal Mehetoğlu, sonra Mehmet Cantekin, sonra Taylan Özgür ve derken sayılar artmaya başlayacaktı. Bunların kimisi çatışmada polis tarafından öldürülüyor, kimisi karanlıkta kalıyordu. Her ölümün ardından boykotlar, işgaller ve cenaze törenleri geliyordu. Bu dönemin sloganları ve hedefleri esas itibariyle anti-emperyalistti. Amerikan aleyhtarı bir kampanya sürüyordu. Nitekim 29-30 Kasım 1968’de Amerikan Büyükelçisi Robert Kommer’in gelişi büyük çatışmalara neden olacak ve Ankara Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nde Kommer’in arabasına benzin dökülerek yakılacaktı.
7 – Vedat Demircioğlu’nun cenaze töreni.
8- Deniz Gezmiş İstanbul’da konuşurken (1968).
9- Battal Mehetoğlu için İstanbul Hukuk’ta anfideki öğrenciler saygı duruşunda.
10- Amerikan Büyükelçisi Robert Kommer’in arabası ODTÜ’de yanıyor.
(A B C) Vedat Demircioğlu’nun ölümü büyük tepki toplamıştı. Arkadaşları Vedat’ın ilk yaralandığı yere “Arkadaş kan izini takip et” tabelası koymuşlar daha sonra Vedat’ın yaralı olarak yürüdüğü yolda kan izleri muhafaza edilmiş ve kapının önüne de polisi protesto eden pankartlar konmuştu.
Bu arada sağ cephe de boş durmuyordu. Bir taraftan komünizmle mücadele dernekleri harekete geçiriliyor ve anti-Amerikan eylemlere karşı İstanbul ve Konya’da komünizmi ezme ve telin gösteri ve mitingleri düzenleniyor. TİP binalarına saldırılıyordu. Bu arada İzmir’de Hisar Camii’ne bomba atılıyor Komünizmle Mücadele Derneği’nde yangın çıkartılıyor ve Amerikan Haberler Merkezi’ne bomba atılıyordu. Bunları bahane eden sağ kesim saldırıya geçiyor ve İçişleri Bakanı Faruk Sükan olayların solcuların kışkırtması üzerine çıktığını söylüyordu. 14 Ağustos 1968’de yakalanan sabotaj sanıkları “Bizlere yüklenen olayları İçişleri Bakanı ve polis tertipledi” diyordu. Bu olayların en korkuncu 16 Şubat 1969’da vuku buluyor ve “Kanlı Pazar” adını alıyordu. 6’ncı Filo’yu protesto için toplanan gençliğe “Müslüman Türkiye” sloganlarıyla saldırıya geçen fanatik bir grup iki kişiyi öldürüyordu.
11- Kanlı Pazar’ın saldırganları taş, sopa bıçakla ortalığı savaş alanına çevirmişlerdi.
12- Önceden planlandığı belli olan saldırıda fanatikler belirli yerleri tutmuşlardı.
13- Polis olayların sonuna kadar seyirci kalmış sonradan göstermelik bir müdahalede bulunmuştu.
14- Sağcı kesimin en sık kullandığı bahanelerden biri de solcuların İstanbul Üniversitesi Beyazıt Kulesi’ne kızıl bayrak çektiği şeklindeki haberdi. Ama çekilen kızıl bayrak değil öldürülen Vedat Demircioğlu’nun bez üzerindeki portresiydi.
15- Dönemin en önemli olaylarından biri de DİSK’in 15-16 Haziran direnişiydi. Türk-İş’in girişimleriyle başlatılan yasal hazırlıklar DİSK’i yok etmeyi öngörüyordu. 274 sayılı yasa olarak bilinen yasaya karşı DİSK büyük bir kampanya başlatmış ve binlerce işçi, polis ve asker barikatlarını aşarak yürümüş, iki işçi hayatını kaybetmişti.
12 Mart döneminin önemli olaylarından bir kısmı da “sağ-sol” çatışması denilen devrimci-ülkücü çatışmalarıydı. Alparslan Türkeş 60’lı yılların sonunda Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi’ni ele geçirmiş ve ilk komando kamplarında eğitimler yaptırtmış ve 1969’dan itibaren yoğun bir şekilde Dev-Gençlilerin karşısına komandolarını çıkarmaya başlamıştı. Bu arada sol kesimde de ayrışmalar ortaya çıkıyordu. Gençlik bir dönemin muhalefetini bünyesinde toplayan Türkiye İşçi Partisi’nden artık kopuyor Mahir’ler, Deniz’ler partiyi terk ediyor, 1968’de Mihri Belli ağırlıklı çıkan Aydınlık dergisi bölünüyor ve daha sonra THKP-C ve THKO’yu kuracak kadrolar, kendi aralarında saflaşmaya başlıyordu. Gençlik liderleri temeli gerillacılık olan eylem biçimine dayalı örgütlenmeler içinde silahlı eylem hazırlığı yapıyorlardı. Deniz Gezmiş İstanbul ve Ankara’da ilk banka soygunlarıyla adını duyurdu. Arkasından Mahir Çayan adı dillerde dolaşmaya başladı. Ankara’da Amerikalı zenci çavuş kaçırıldı, Amerikan Büyükelçiliği önü tarandı.
16- Türkeş, Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi’ni ele geçirdikten sonra partinin 9-11 Şubat 1969’daki kongresinde yeniden genel başkanlığa seçildi. Bu kongrede partinin adı Milliyetçi Hareket Partisi olarak değiştirildi. CKMP amblemi altındaki “komandolar”.
17- Türkeş arabayla kongreye geliyor.
18- Komandolar ve partinin ileri gelenleri “Başbuğ”un etrafında çift sıra.
19- Komandolar pazı bentleri ve kaz adımlarıyla Alman Nazilerine benzemeye de özen gösteriyorlardı.
20- Komandoların ilk ölülerinden Yusuf İmamoğlu’nun cenaze töreni. Bozkurt bayrağı arkasında yürüyorlar.
1970 yılı siyasi çalkantılar, hükümet krizleri, Anayasa’yı değiştirme çabaları ordudaki sol eğilimli subayların politik olarak seslerini yükselttikleri, Silahlı Kuvvetler’deki atamaların sorunlar yarattığı, Cumhurbaşkanı Sunay’ın kalkıp “Solun en büyük tehlike” olduğuna dair demeç vermeleriyle geçti. Bu arada 1970 Haziranı’nda Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur, Demirel’e mektup yazdı. Silahlı Kuvvetler kışkırtma ve darbe hazırlığı suçuyla Senatör Ekrem Acuner’in dokunulmazlığı kaldırıldı. Orgeneral Memduh Tağmaç, Demirel’e mektup yazarak askerin olaylara karıştırılmaması gerektiğini belirtti. Seri halde öğrenci olayları, grevler ve işgaller, üniversitelere bir taraftan komando baskınları bir taraftan büyük polis operasyonları. Bu arada, Kültür Sarayı yangını. 1971’le birlikte Memduh Tağmaç’ın “Gereken yapılıyor ve yapılaaktır, endişeniz olmasın” yollu mesajları orduya daha sık verilmeye başlanmıştı. Sol kesimde 9 Mart’ta sol askeri darbe beklentisi, sağ kesimde de sağ darbe beklentileri ayyuka çıkmıştı. 10-11 Mart günleri Yüksek Askeri Şura toplantıları gibi geçti. Nihayet 12 Mart 1971’de Genelkurmay Başkanı ve Silahlı Kuvvetler komutanlarının Cumhurbaşkanı ve Meclis başkanlarına verdiği muhtıra saat 13.30’da radyoda okundu. 17.30’da da Demirel başbakanlıktan istifa etti.
21- Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur, Deniz Kuvvetleri Komutanı Celal Eyicioğlu, Kara Kuvvetleri Komutanı Faruk Gürler 30 Ağustos 1970’de Afyon’da.
22- Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç, Ferit Melen’le.
23- 12 Mart’tan sonra Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı’na bağlı askeri askeri hapishane ve gözaltı yerlerine adını veren dönemin İçişleri Bakanlarından Sadi Koçaş.
24- Dönemin İstanbul Sıkıyönetim Komutanı Faik Türün.
25- Mahir Çayan davasına bakan heyetten Akdemur Akmut.
26- Ankara Sıkıyönetim Komutanı Namık Kemal Ersun.
12 Mart ve ardından gelen yoğun baskıya karşı o sıralar Türkiye Halk Kurtuluş Partisi ve Cephesi’ni kuran Mahir Çayan ve arkadaşları ile Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu’nu kuran Deniz Gezmiş ve arkadaşları, silahlı mücadeleyi başlattılar. 17 Mayıs 1971’de İsrail’in İstanbul Başkonsolosu Ephraim Elrom kaçırıldı ve daha sonra ölüsü bulundu. Aynı yılın sonuna doğru 11 bakan toplu halde istifa etti. Erim, ikinci kabineyi kurdu. Mahir Çayan ve arkadaşları Maltepe Askeri Cezaevi’nden büyük firarı gerçekleştirdi. Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan yakalanmış ve idamları konuşulur hale gelmişti.
27- Mahir Çayan ve Ulaş Bardakçı İstanbul’da askeri mahkemede. Mahir’ler, Maltepe’den kaçtıktan sonra Ulaş İstanbul’da bir evde, Mahir de Kızıldere’de öldürülecekti.
28- İsrail Başkonsolosu Ephraim Elrom’un cesedi bulunduğu evden çıkartılırken.
29- Atatürk’ün silah arkadaşlarından Refet Bele’nin eşi Perihan Bele, Elrom davasının tanıklarındandı. Mahkemede Perihan Bele, Elrom’un kanlı gömleğine bakarken.
30- Mahir’ler Kadir Has’ın oğlu sandıkları Mete Has’ın evini basıyorlar ve fidye istiyorlardı. Kadir Has, yeğeni Mete Has için 400 bin lira fidye ödemeyi kabul ediyor ve eylemin organizasyonundaki bozukluk nedeniyle, eylemciler 200 bin lirayla yetiniyorlardı (4 Nisan 1971). Eylemden sonra Kadir Has karısı Feyyaz ve Mete Has.
31- 4 Mayıs 1972’de Deniz ve arkadaşlarının iki gün kala Ankara’da Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Kemalettin Eken’e suikast yapıldı. Fotoğrafta öldürülen eylemci Niyazi Yıldız, ya da arkadaşlar arasındaki adıyla “Keko” Niyazi. Sefa Asım Yıldız ise yaralı ele geçmişti.
32- Mahir Çayan’ın İsrail yapısı Uzi marka silahı.
Deniz Gezmiş’lerin idamını durdurmaya yönelik eylemlerden en büyük ve trajik olanı Ünye Radar Üssü’nden üç İngiliz’in kaçırılması idi. Mahir Çayan ve 10 arkadaşı tarafından, daha doğrusu o dönemin fraksiyonlarının birleşik eylemi olrak gerçekleştirilen eylem Kızıldere baskınıyla son bulmuştu (30 Mart 1972). Kızıldere’den sonra Ankara’da Eken suikastı olacaktı. 6 Mayıs’ta Deniz’lerin idamından sonra ise silahlı eylem ve çatışma sayısı azalmıştı. Bu arada siyasi gelişmeler de hızlanıyordu. CHP Genel Başkanlığı’na İnönü’nün yerine Ecevit seçiliyor, Ferit Melen hükümeti kuruluyor, 1973’te Korutürk 6’ncı Cumhurbaşkanı oluyor, 12 Nisan 1973’te Naim Talu hükümeti kuruluyordu.
33- Kızıldere baskınında öldürülenler kağnı ve traktörle taşınmıştı.
34- Öldürülen 10 kişi: Mahir Çayan, Saffet Alp, Cihan Alptekin, Ömer Ayna, Sinan Kazım Özüdoğru, Hüdai Arıkan, Ahmet Atasoy, Ertan Saruhan, Sabahattin Kurt, Nihat Yılmaz.
35- Ünye Radar Üssü’nde kaçırılan üç İngiliz’in cesetleri de Kızıldere’de.
36- Son Dev-Genç Başkanı Ertuğrul Kürkçü, Kızıldere baskınında sağ olarak ele geçmişti. O da babasının oğlunun cesedini diğerleri arasında teşhis edemeyip oğlum nerede diye sormasıyla başlayan bir araştırma sonucu bir gün sonra samanlıkta yakalanmıştı.
37- Deniz Gezmiş bir dönemin efsane liderlerindendi. Gemerek’te bekçilere ateş edememiş ve yakalanmıştı. Ele geçmesi büyük sansasyon olmuş, dönemin İçişleri Bakanı Haldun Menteşoğlu, Deniz’i “huzuruna” çıkarttırmıştı.
38- Deniz’le birlikte idam edilen Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan götürülürken.
39- Hapishanedeki ünlü üçlü fotoğraf.
40- Deniz Gezmiş, o dönemler Suriye’deki Filistin kamplarında İsrail’e karşı çarpışarak eğitim görmüştü. Deniz Gezmiş’in El Fetih gerillası olarak düzenlenmiş kimlik kartı.
41- Ankara Karşıyaka Mezarlığı’nda Deniz, Hüseyin ve Yusuf’un hazırlanan mezarları. 6 Mayıs gecesi sabaha karşı yapılan infazla birlikte tüm mezarlıkta ve büyük illerde çok geniş güvenlik önlemleri alınmıştı.
42- Deniz’in ve Yusuf’un son mektubu.
43- Ecevit’in 1973 yılındaki seçim mitingleri tüm bir sol potansiyeli toplayan ve siyasi tarihin gördüğü ender kalabalık ve coşkulu mitinglerdi. Seçim havasıyla birlikte hapishanelerde de baskılar azalmış ve genel af havası esmeye başlamıştı. Eğer bir dönemin sonu olacaksa 12 Mart için son tarih 14 Ekim seçimleri denebilirdi. CHP, 185 milletvekiliyle birinci partiydi.
Kaynak: Nokta Dergisi Özel Eki