Ağustos ayı sonunda ODTÜ’de öğrenci birliği seçimleri yapılmış ve seçimleri devrimciler kazanmıştır. Sinan Cemgil ODTÜ Öğrenci Birliği başkanı, Taylan Özgür ise Denetleme Kurulu üyesi olmuştur. Eylül ayında da seçim sırası İstanbul Üniversitesi Talebe Birliği’ne gelmiştir. Deniz Gezmiş’le atlarlar otomobile, doğru İstanbul’a. Gelmeden önce de Sinan Cemgil ile aralarında o meşhur konuşma geçer. Sinan, Taylan’a ‘İstanbul’a gidiyorsun gel bir fotoğraf çektirelim. Bir iş olur Hiç olmazsa hatıra kalsın’ diyecek, Taylan da Sinan’a ‘Gidip dönmemek, gelip görmemek var. Çocuğun doğduğu zaman kız da olsa, erkek de olsa ismini Taylan koy’ diyecektir.
Deniz ve Taylan İstanbul’a gelince hemen üniversiteye gider. O gün Marmara Lokali’nde öğrenci birliği seçimleri yapılacaktır. Deniz hakkında verilen üniversiteden ihraç kararını görüşmek için Dekan’ın yanına çıkar. Bu sırada ne yazık ki kaçak durumda olduğu için polis tarafından yakalanır. Bunun üzerine olaylar büyüyünce seçimler iptal edilir. Ve büyük bir kalabalık Beyazıt-Hürriyet meydanında toplanır. Bir kış günü Binbaşı Hasan ile eşi Necla Hanım’ın yuvasına düşen tatlı telaş, ne yazık ki 21 yıl sonra bir sonbahar gününde yaşanan bir acıyla son buldur.
“Bir ölü yatıyor
vurdular
kurşun yarası
kızıl karanfil gibi açmış alnında
İstanbul’da, Beyazıt Meydanı’nda.”(2)
Yoğun kalabalık içinde sivil polis olduğu düşünülen biri tarafından Taylan hedef seçilerek kurşunlanır. İki gün önce birlikte Ankara’dan yola çıkan iki devrimci gençten biri tabut, diğeri dört duvar içindedir artık. Deniz bu durumu kabullenemez. Bu nedenle de dar ağacında son isteği Taylan Özgür’ün yanına gömülmek olacaktır.
Taylan Özgür’ün ölümü üzerine devrimci öğrenciler, 24 Eylül’de saat 10:00’da ODTÜ Atatürk Anıtı’nın önünde toplanır. İstiklal Marşı’nı söyledikten sonra Taylan Özgür için iki dakikalık saygı duruşunda bulunulur. Sinan Cemgil orada şu konuşmayı yapar; “Bir devrimci kardeşimiz polis kurşunu ile kahpece öldürülmüştür. Devrimci şehitlerin matemini tutacak zamanımız yoktur. Devrimcilerin postunu ucuza satmayacağız.”
Taylan’ın cenazesi ailesinin de onayı alındıktan sonra 25 Eylül’de önce ODTÜ’ye götürülür. ODTÜ’de Kommer’in arabasının yakıldığı yerde arkadaşları ve aralarında Suphi Karaman, Suphi Gürsoytrak, Muammer Aksoy gibi aydınların katılımıyla, Taylan’ın tabutu önünde sol yumrukları havada devrim andını okurlar. Ve Cebeci Asri Mezarlığı’na son yolculuğuna uğurlarlar. Babası şu konuşmayı yapar: “Yavrumun akan kanı helal olsun… benim bir oğlum gittiyse, onbinlercesi yani sizler varsınız. Taylan’ın kanı elbet onları boğacaktır.”
Taylan 21 yıllık yaşamına büyük unutulmaz eylemler sığdırmış, devrimin gülen yüzlü sıra neferi olarak yerini almıştır. ODTÜ’de bugün de varlığını koruyan DEVRİM yazısı, Kommer’in arabasının yakılması bunlardan hiç unutulmayanlarıdır. (3)
Devrimcinin değiştirici ve dönüştürücü etkisinin belki de simgesel ismi Taylan’dır.Taylan hem direnmiş hem direnmeyi öğretmiştir. Onun ölüsünden hıncını alamayan faşist iktidarlar Taylan’ı öldürmekle kalmamış annesine ve kardeşine 12 mart döneminde işkence uygulamıştır. Kardeşi Tarhan Özgür’de defalarca baskı, hatta silahlı saldırıya uğramış ama yılmamıştır. Devrimci mücadeleyi oğlundan devralan babası O’nun ölümünden sonra 20’lik bir genç gibi devrimci gençliğin eylemlerinde ön sırada yerini almıştır. (4)
Bu uzun soluklu devrim koşusunda yılmadan mücadele eden ve Taylanların, Denizlerin, Yusufların izinden giden Ali İsmail Korkmazlara, Abdulah Cömertlere selam olsun…
“Bir ölü yatacak
toprağa şıp şıp damlayacak kanı
silâhlı milletimin hürriyet türküleriyle gelip
zaptedene kadar
büyük meydanı.”
İbrahim SARIDEMİR
19.09.2016
(1) Günaydın Gazetesi 24 Eylül 1969
(2) Nazım Hikmet bu şiiri yine aynı meydanda canını veren Turan Emeksiz için yazmıştır.
(3) Günaydın Gazetesi 26 Eylül 1969
(4) Türk Solu Dergisi 24 Mart 1970, Türkiye Solu Dergisi 5 Mart 1971