Sonda söyleyeceğimizi başta söyleyelim bu kez. Kanlı Pazar, basit bir yobaz şiddeti değil Amerikan emperyalizminin, piyonları aracılığıyla yaptığı bir büyük operasyondur. Neden mi?
Şimdi, gelin 16 Şubat 1969’da Taksim Meydanı’nda gladyonun kontrolündeki yobazlar, ülkücü komandolar ve polisler tarafından sahnelenen oyunun perde arkasına bakalım.
Cevdet Sunay’ın Cumhurbaşkanı, Morisson Süleyman’ın Başbakan ve Cemal Tural’ın Genelkurmay Başkanı olduğu bir dönemdedir Türkiye. Alpaslan Türkeş aylar öncesinde, 10 binlerce genci ‘moskof uşaklarına’ saldırtmak için ülkücü komando kampları açacaklarını ilan etmiştir. 6.Filo hem varlığını göstermek hem de ‘ihtiyaç’ gidermek için sık sık İstanbul ve İzmir limanlarına uğramaktadır.
Tarih 2 Şubat 1969. Devrimci gençler, 6. Filo’nun İstanbul’a geleceğini öğrenir öğrenmez, hemen harekete geçer. Daha, Kanlı Pazar’ın olmasına iki hafta vardır. 17 gençlik kuruluşu birlikte eylem kararı alır. Ve ABD başkanı Nixon’a gelmeyin çağrısı yaparlar.
Tarih 5 Şubat 1969. 22 gençlik kuruluşu ortaklaşa bir metin hazırlar. Basın metni çok anlamlıdır: Boğazlarımızda 6. Filoyu değil Türk donanmasını istiyoruz. Yetkilileri uyarmak için basın metnini de Cumhurbaşkanı ve Genelkurmay başkanına telgrafla gönderirler.
Tarih 8 Şubat 1969. Harun Karadeniz, Kazım Kolcuoğlu, Mustafa İlker Gürkan ve Çetin Uygur gibi gençlik liderleri, Amerikan 6. Filosunu neden istemediklerini halka açıklar. Geçtiğimiz hafta kaybettiğimiz Kazım Kolcuoğlu’nun TMGT adına yaptığı açıklama şöyledir: “ Türkiye’nin bağımsızlığını her şeyin üstünde tutan Gazi Mustafa Kemal gençliği olarak bağımsızlığımızı zedeleyen bu filonun ziyaretlerine daima karşı olacağız” .
Tarih 9 Şubat 1969. Devrimci gençler büyük bir çalışmanın içindedir. 6. Filo olayının neden Türkiye’nin bağımsızlığı ile ilgili olduğunu, halka anlatmak için on binlerce bildiri bastırılır. İşbirlikçi iktidar, halkın gerçekleri öğrenmesine karşıdır. 20 bin broşüre polis tarafından el konulur, Necmi Demir ve Yusuf Gömleksiz tutuklanır. Gençlik, bunun üzerine toplanır ve valiliğe gider. Valiliğe ‘6. Filoyu istemiyoruz’ yazılı döviz bırakırlar ve Vali Vefa Poyraz’a gönderdikleri telgrafla durumu anlatırlar.
Tarih 10 Şubat 1969. Amerikan 6. Filosu İstanbul boğazına gelir. Albay İhsan Kuranel komutasındaki birlikler bölgeyi denetim altına alır. Çevre illerden gelen polisler de gençliğe müdahale etmek için, Mithatpaşa Stadı içinde pusuda beklemektedir. TMGT’liler, Taksim Atatürk Anıtı’na siyah çelenk bırakırlar. Çelenge de “Atam Gittiler Yine Geldiler. Geldikleri Gibi Gideceklerdir” yazarlar. İTÜ’lüler ise “Bizi Mehmetçik ile karşı karşıya getirmek isteyenler, aldanacaktır” açıklamasını yapar. Ankara’da FKF, Zafer Meydanı’ndaki Atatürk Anıtı önünde İstiklal Marşı’nı söyleyip, emperyalist Amerika’nın bayrağını yakar. Adana’da ve İzmir’de de gençler “Amerikan gavurunu memleketimizden kovacağız” diye haykırırlar.
Tarih 11 Şubat 1969. İstanbul Üniversitesi’nde toplanan gençler 6. Filonun önceki gelişinde katledilen Vedat Demircioğlu’nun kırmızı beze yapılmış resmini Beyazıt kulesine asarlar. (Gerici basın ise kuleye kızıl bayrak asıldı propagandası ile halkı kışkırtmaya başlar). 3bin genç Taksim’e doğru yürüyüşe geçer. İTÜ’de Vedat Demircioğlu için yaptıkları saygı duruşunun ardından Taksim’e vardıklarında 5 bin kişi olmuşlardır. İktidar panik halindedir. Adım adım bir tertip hazırlanmaktadır. Amerika’ya yaranmak için malum odaklar tarafından gençliği ezin talimatı verilir. Şiddete karışmış polislerin tespit edilememesi için öncelikle yaka numaralar sökülür. Bundan sonra da polis, Taksim’de toplanmış devrimci gençliğe karşı amansız bir saldırıya girişir. 50’ye yakın genç yaralanır. 68 kişi gözaltına alınır.
Tarih 12 Şubat 1969. Binlerce genç, kanunsuz gözaltı ve tutuklamalara itiraz etmek için adliye önüne kadar yürüyüş düzenler. Gençliğin yoğun tepkisi üzerine Amerikan Savunma Bakanlığı bir karar alır. Ziyaretin tamamlanmasının ardından, ayrılacaklarını ve bir daha davet gelene kadar da gelmeyeceklerini duyurur. Amerikan’ın bu açıklaması ise işbirlikçilerde rahatsızlık yaratır.
Tarih 14 Şubat 1969. Milli Türk Talebe Birliği’nin Cağaloğlu’ndaki binasında bir hazırlık vardır. İsmail Kahraman’ın liderliğindeki MTTB ve İlhan Darendelioğlu’nun liderliğindeki Komünizmle Mücadele Dernekleri ‘görevlerini’ yapma gayretindedir. İlhan Darendelioğlu kürsüden haykırır: ‘Pazar günü komünistler miting yapacak. Biz bu mitingde savaşacağız. Silahı olan silahıyla, olmayan baltasıyla gelsin.”
Tarih 15 Şubat 1969. Sağcı basın, kitlesini ‘büyük operasyona’ hazırlamaktadır. Mehmet Şevket Eygi ve Bugün gazetesi provokasyona devam eder: “Cihada hazır olunuz. Büyük fırtına patlamak üzeredir, Müslümanlar ile kızıl kâfirler arasında topyekûn savaş kaçınılmaz hale gelmiştir… Cihat eden zelil olmaz. Sağ kalırsa gazi olur, canını verirse şehitlik şerefini kazanır.”
Tarih 16 Şubat 1969. Valilik tarafından alınan izin çerçevesinde 76 kuruluşun katılımıyla binlerce kişi saat 11’den itibaren Beyazıt Hürriyet Meydanı’nı doldurmaya başlar. Yürüyüşün ismi de anlamlıdır; Emperyalizme ve Sömürüye Karşı İşçi Yürüyüşü.
Bu sırada Dolmabahçe, Fındıklı, Nusretiye, Camii önleri de dolmaya başlamıştır. Aslında Dolmabahçe bölgesine giriş yasaktır ama tertipçiler elini kolunu sallayarak girer. Camilerde toplanan kitle ‘vatanın ve milletin birliğini savunmak, moskof uşaklarını yok etmek, Kızıl Pazar’a izin vermemek için’ Taksim meydanının yolunu tutar. Onlardan önce polis ekipleri de gelmiştir oraya. Birkaç saat sonra uygulanacak plana göre, devrimci gençler ortaya geldiği sırada, ara sokaklardan çıkacaklar, ellerindeki satır, silah ve sopa ile görevlerini yerine getireceklerdir.
Beyazıt’ta toplanan devrimci gençler bazı olumsuz haberler duymaya başlamıştır. Karar alırlar, kesinlikle şiddete, silaha başvurmayacaklardır. Saat 14’te yaklaşık 40 bin kişi yürüyüşe geçer. Taksim meydanında ise elinde sopa, bıçak, zincir ve silah ile ‘üniformalılar’ hariç 2 bin kişi beklemektedir onları. Öndeki yürüyüş grubunun Taksim Atatürk anıtına yaklaşmasıyla birlikte yobazlar saldırıya başlar. Gençler panik içindedir. Yaklaşık yarım saat süren amansız saldırının sonunda Ali Turgut Aytaç ve Duran Erdoğan bıçaklanarak öldürülürken yüzlerce kişide yaralanmış ve ortalık kan gölüne dönmüştür. Devrimci gençlerin bir kısmı İTÜ’ye sığınmaya çalışırken bir kısmı ise ara sokaklarda canını kurtarmaya çalışır. Yaralılar Şişli, Cerrahpaşa vb çevre hastanelerine götürülür. Yobazlar zafer kutlaması yaparcasına ilahiler okumaya, sloganlar atmaya başlar; “Türkiye Müslümanlarındır. Mukaddesiyatçılar bu memleketin kurtarıcısıdır.” Tekrar gaza gelen yobazlar bu kez de İTÜ’yü hedef alırlar ancak ordu, polis gibi olayı görmezlikten gelmeyecek üniversite önünde yobazların karşısına dikilecek, devrimci gençlerde elinde ne varsa onunla direnecektir. Bu sırada ise Emniyet müdürü yardımcısı Yaşar Okçuoğlu Taksim meydanında teftiş yapar. Görev yerine getirilmiştir.
Bir gün sonra Alpaslan Türkeş ilginç bir açıklama yapar. Türkeş, 34 ilde daha komando kursu açacaklarını ve kamp konuları arasına miting dağıtma usullerinin de eklendiğini belirtir. İkinci açıklama ise Amerika’dan gelir. İki ay sonra 6. Filo tekrar Türkiye’ye geleceğini bildirir.
2 kişinin öldüğü, 200 kişinin yaralandığı, tarihe Kanlı Pazar olarak geçen acı günün, ortaya çıkışı böyledir işte. Devrimci gençlerin amacı Amerikan emperyalizmine karşı mücadele etmektir. Bu mücadeleden rahatsız olan odaklar, kontrolündeki kuvvetlerle gençliğe saldırır. Komünizm geliyor algısı yaratılarak, gençlik kırdırılmış, böylece Türkiye’nin emperyalizmin denetiminden çıkma çabaları önlenmiştir. Oysa, Beyazıt’tan Taksim’e, emperyalizme ve sömürüye karşı yürüyüş yapan devrimci gençliğin tek isteği ise, o gün de bugün de Tam Bağımsız ve Gerçekten Demokratik Türkiye’den başka bir şey değildir.
İbrahim SARIDEMİR – [email protected]
Bu pazar, kanlı pazar
Dert yazar, derman yazar
Kalkın ayağa, kalkın
Gidiyor bu çocuklar
Bu meydan kanlı meydan
Ok fırladı çıktı yaydan
Kalkın ayağa, kalkın
Biz şehirden, siz köyden
Ruhi SU