Kör ve Sağır Ol!..
Bir bildiğim vardır. Yazı yazar, güzel yazar. Yazdığını, yazılarındaki düşünceyi beğenmem, ustalığını beğenirim. Yeniçeri kavuklarından bir ikisi nasıl hoşuma gider de kafama geçirmeyi düşünmezsem, bu bildiğin yazıları da öyledir benim için. Geçen gün onunla karşılıklı oturduk. Şöylece konuşmaya başladık:
BEN – Niçin yazı yazıyorsun?
O – Kendim için…
BEN – Öyleyse yazdıklarını niçin bastırıyorsun?
O – Kendim için…
BEN – Öyleyse niçin kendin için yazdığın, kendin için bastırdığın kitaplarının üstüne bir de “değeri şu kadardır” diye bir sayı koyup satışa çıkarıyorsun? Kendin için yazdığın, kendin için bastırdığın kitaplarını evinde sakla, canın sıkıldıkça birer birer açıp okursun. Kitabını satışa, yazını gazeteye koydun mu bir, “ben bunu kendim için yazmadım yalnız, başkaları da para verip alsınlar, okusunlar, anlasınlar, beğensinler” diyorsun demektir. Böylelikle “Ar için ar”, “Kendin için yazı” görüşü gürültüye gidiyor. Değil mi?
O – Sen yüksek bir görüş işini, yeryüzünün, kitap basmak, satışa koymak gibi aşağılıklarıyle yanlış çıkarmaya çalışıyorsun…
BEN – (Güldüm)
O – istediğin kadar gül. Ben artistim. Satış, matış, bunları yalnız kitapçım düşünür, ben değil… Benim için yalnız ben varım… Geri yanı…
BEN – (Sözünü kestim). Gözlerini kör et, kulaklarını sağır…
O – Neden?
BEN – Böylelikle boyaların kalabalığından, seslerin gürültüsünden kurtulur, büyük karanlığın içinde kendi kendinle başbaşa kalırsın…
O – (Güldü).
BEN – (Güldüm).
Ayrıldık. Böyle karşılıklı gülmelerle biten konuşmalara bayılırım.
Nazım HİKMET
27 Aralık 1934 Akşam Gazetesi
Ayağa Kalkın Efendiler
Behey! Kaburgalarında ateş bir yürek yerine
idare lambası yanan adam!
Behey armut satar gibi
san’atı okkayla satan san’atkar!
Ettiğin kâr
kalmayacak yanına!
soksan da kafanı dükkanına,
dükkanını yedi kat yerin dibine soksan;
yine ateşimiz seni
yağlı saçlarından tutuşturarak
bir türbe mumu gibi damla damla eritecek!
Çek elini san’atın yakasından
çek!
Çekiniz!
Bıyıkları pomadalı ahenginiz
süzüyor gözlerini hâlâ
“koyda çıplak yıkanan Leyla’ya” karşı!
Fakat bugün
ağzımızdaki ateş borularla
çalınıyor yeni san’atın marşı!
Yeter artık Yenicami tıraşı,
yeter!
Ayağa kalkın efendiler…
Nazım Hikmet
1925