1966 yılının 5 Haziranında Muğla’nın Ortaca ilçesinde, toprak meselesi yüzünden başlayan kavga kısa sürede farklı boyutlara taşınır…
Olaylar gün geçtikçe büyür, pazar yerlerinde dahi jandarma denetiminde alışveriş yapmak mümkündür artık. Köylüler kendi güvenliklerini sağlamak amacıyla silahlanırlar. Fevziye, Akıncılar, Kızılyurt, Fethiye, Köyceğiz ve Karaçalı’da eli tetikte beklemeye başlar ahali…
17 yaşındaki Halil Sarı isimli gencin ölmesi ise olayları daha da ateşlendirir.
Dönemin belediye başkanı Hüseyin Yılmaz olayın kontrolden çıkması üzerine başta Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay olmak üzere tüm yetkililere telgraf çeker ve acilen önlem alınmasını talep eder. Çevre illerden takviye olarak jandarmalar getirilir.
Kavga yapan tarafların mezhepsel kimlikleri ve alevi sünni kavgası yaratmak isteyen gericilerinde etkisi ile olay bir anda Ortaca’nın sınırlarını aşarak Türkiye’nin gündemine oturur. Bunun üzerine Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay, “Türkiye’de Alevilik ve Sünnilik diye bir mesele yoktur, din işini siyasete sokmayalım” diye açıklama yaparken, Başbakan Süleyman Demirel ise “Mezhep kavgası yoktur” diyecektir. Fakat iki hafta geçmesine rağmen olaylar hala sürmektedir…
Ve gençlik de devreye girer…
20 Haziran’da İstanbul Teknik Üniversitesi Talebe Birliği ve Türkiye Milli Talebe Federasyonu’ndan (TMTF) aralarında Baykan Kalaba, Osman Saffet Arolat ve Hasan Yalçın’ında olduğu bir grup öğrenci kavgayı sona erdirmek amacıyla yola çıkar.
Öncelikle iki tarafı dinlerler. Taraflarla görüşmeler yaptıktan sonra Alevi-Sünni kavgasını sonlandıracak büyük adımı atarlar. İki tarafa da barış yemini ettirirler.
Gençliğin bu başarısı o dönemin gazetelerine[1] yansırken, yetkililerce de takdir edilir. Kaymakam, Muğla Valisi ve Jandarma Komutanı, Hasan Yalçın ve arkadaşlarını kutlar.”[2]
İbrahim SARIDEMİR
[1] 22 Haziran 1966 tarihli Akşam ve Hürriyet Gazetesi, 21 Haziran 1966 tarihli Yeni Gazete ve Dünya Gazetesi vb.
[2] Turhan Feyizoğlu, Fırtınalı Yılların Gençlik Liderleri Konuşuyor, 4.Baskı, İstanbul: Ozan Yayınları, 2010, s.44.