Paris Mayıs 68 ayaklanmasıyla pik yapan 1966-70 dönemi, dünyada toplumsal muhalefetin doruk yaptığı yıllardır. Tüm Avrupa’da yükselen öğrenci, işçi ayaklanmaları; ABD’deki Vietnam’daki Amerikan saldırganlığı karşıtı kampanya, siyahi liderlerin öldürülmesiyle perçinlenen öfke patlaması; ABD’nin Küba Devrimine karşı Domuzlar Körfezi çıkartması, 1967’de Che Guevera’nın Bolivya dağlarında öldürülmesi, Latin Amerika’daki ayaklanmalar, Filistin’deki kurtuluş hareketi, Afrika’daki ulusal kurtuluş mücadeleleri…
1968 ile kendisini aşikar eden emperyalizme ve kapitalizme karşı genel başkaldırı havasından Türkiye de kendi dinamikleri içinde nasibini almıştır. İşçilerin grevleri, köylülerin toprak işgalleri, öğrencilerin antiemperyalist eylemleriyle bir arada ele alındığında 1968, Türkiye tarihinin önemli devrimci dönemlerinden biri olarak tanımlanabilir.
Aslı Esma Karaca, “ Mete” de;
Öğrenci hareketlerinin ortasındaki bir ODTÜ’lünün (Orta Doğu Teknik Üniversitesi), stadyuma yazılan “Devrim” yazısından Amerikalıların kaçırılmasına; Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu (THKO) davasından idamlara; Taylan Özgür, Sinan Cemgil, Ulaş Bardakçı, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan gibi ODTÜ’lü gençlik hareketi liderleriyle yaşadıklarından, Deniz Gezmiş ile hücre arkadaşlığına giden yolculuğunu ve “arda kalmanın” hüznünü anlatıyor.
Bir solukta bitireceğiniz bu 68 hikayesi aynı zamanda, yazarının gençlere ve gelecek nesillere aktarılmasını umut ettiği bir yazılı tarih çalışması.
“Tarihten öğreneceğimiz tek şey; asla asla hiçbir şeyi öğrenemeyeceğiz” diyenlere inat , bir umut…
İyi okumalar.