19 Mayıs 1919’un yıldönümü nedeniyle, Türksolu dergisinin 1968 ve 1969 yıllarında yayınladığı makaleyi aynen sizlere aktarıyoruz.
Gençliğin Emperyalizmle Mücadelesi
“19 Mayıs 1919 Mustafa Kemal’in yurdu emperyalist işgalinden ve emperyalizmin uşağı saltanat hükumetinin boyunduruğundan kurtarmak, Türk halkıyla birlikte mücadeleye girmek üzere Samsun’a çıktığı, bu itibarla da Türkiye Milli Kurtuluş tarihinde önemli yeri olan bir gündür.
Bugün, gençlik bayramı günü olarak kabul olunmuş ve şimdiye kadar da bu sıfatla kutlanmıştır; fakat bu yıl Birinci Milli Kurtuluş hareketimizin başlangıcı olan bu günü ilerici Türk gençliğinin ve halkımızın İkinci Milli Kurtuluş gayretleri ve hamleleri içinde, NATO’YA HAYIR HAFTASI’NDA idrak ediyoruz.
İlerici gençliğin emperyalizme, emperyalizmin yurt içindeki desteklerine ve işbirlikçilerine karşı giriştikleri bu mücadele Atatürk’ün istilacılara ve yardakçılarına karşı sevk ve idare ettiği anti-emperyalist mücadelenin tamamlayıcı bir parçasını teşkil eder. Sonradan zedelenmiş olan Milli İstiklalimizin kurtarılmasını ve bütün sonuçlarıyla gerçek demokrasiyi de kapsayan bu mücadelesi içinde ilericiliğe yakışır bir şekilde ilerleyen yüksek öğrenim gençliğini dergimiz göğsü kabararak takdir ederken İkinci Milli Kurtuluş hareketimizin de Devrimci Güç Birliği sayesinde başarı ile sonuçlanacağından emin olduğunu açıklar.”
19 Mayıs, emperyalizmle işbirliği halinde olan vatan satıcılarının yas günüdür
“19 Mayıs, emperyalizme karşı olan tüm milli güçlerin bayramı, emperyalizmle işbirliği halinde olan vatan satıcılarının yas günüdür.
19 Mayıs 1919 anti-emperyalist güçlerin silahlı devrimci savaş metodunu, disiplinli ve tüm memleket çapında uygulamada, Mustafa Kemal gibi bir önderle iş başı yaptığı, tarihi bir gündür.
Birinci dünya savaşında, emperyalist çıkar çatışmaları uğruna, oluk oluk kan akıtmak zorunda bırakılan bu millet, milli çıkarları uğruna, doğal olarak bu işi çok daha cömertçe yapacaktı. Hem de başında bir Alman ya da bir Amerikan emperyalizminin kumandanı değil; milletin hayat ve istiklaline suikast eden emperyalist ve kapitalist düşmanların tecavüzatına karşı müdafaa ve bu maksada münafi hareket edenleri te’dip azminde, (…) hayat ve istiklalini yegane ve mukaddes emel bildiği Türkiye halkını emperyalizm ve kapitalizmin tahakküm ve zulmünden kurtararak irade ve hakimiyetinin sahibi kılmakla gayesine vasıl olacağı kanaatinde[1] bir Mustafa Kemal Paşa vardı.
Mustafa Kemal önderliğindeki millici güçler hem emperyalizmin işgal kuvvetleriyle ve onlarla tam bir işbirliği kurmuş olan yerli hainlerle, hem de Amerikan mandası altındaki emperyalist boyundurukta yönetici bir mevki peşinde koşan ve bütün davranışlarıyla millici güçlere yılgınlık telkin eden, sözüm ona ilerici, oportünistlerle hesaplaşmak zorundaydı.
Mustafa Kemal önderliğindeki millici güçler emperyalistleri ve yerli uşaklarını vatan topraklarından defetmekte kararlıydılar. Bu karar yer yüzündeki bütün milli kurtuluş hareketlerine ışık tutan bir başarıyla sonuçlanmıştır.
Bugünün vatanseverlerine düşen, emperyalizmin tekrardan topraklarımıza çöreklendiğini öne sürerek, Amerikan mandası altındaki boyundurukta muhalefette ya da iktidarda nasırlı ellere de dengeci bir rol aramak değildir.
Bugünün vatan severine düşen, tarihi görev gereği, Tam Bağımsız Gerçekten Demokratik Türkiye için millici Güç Birliği’ne karşı çıkan ve bu millici güçlere ısrarla yılgınlık telkin eden bozguncu görüşlere itibar etmeden milli kurtuluş mücadelemizin tarihinden güç alarak, ders alarak emperyalizmi ve yerli uşaklarını, bir daha geri dönmemek üzere defetmenin yolunu bulmaktır.
Emperyalizmin bir daha geri dönmemesi şehir ve köy proleterlerimizin kendilerine emperyalist boyundurukta dengeci bir rol aramasıyla değil, tam tersine emperyalist boyunduruğu parçalama yönünde millici güç birliğinin gerçekleştirmesinde tarihi rolünü oynamasıyla mümkün olacaktır.”
[1] Harp Tarihi Vesikaları Dergisi