CHP: Milletimize Söz Verdik, Başaracağız!
Millet egemenliğinin yegâne yönetim biçimi olan Cumhuriyetimiz’in 98’inci yaşı kutlu olsun.
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk liderliğindeki milletimizin, binbir emek ve fedakârlık ile kurduğu Cumhuriyet, “Bilhassa kimsesizlerin kimsesi” olmak üzere inşa edilmiş, egemen güçlere karşı kazanılan zaferlerin ardından, milletimizin hiçbir ferdi öksüz kalmamıştır.
Günümüzde, ekonomik ve siyasi bir buhranın içerisinde bulunan ülkemizin, yine aynı ilkeye, sıkı sıkıya bağlanması şarttır. Milletimizin kara kışı atlatabilmesi için, Cumhuriyet’in en temel değerlerinden biri olan ‘Sosyal Devlet’e ihtiyaç ne kadar fazla ise, mevcut iktidarın uygulama ihtimali de o kadar azdır.
Bu nedenle, kalbinde millet ve Cumhuriyet sevdası taşıyan bizlerin ilk hedefi, aç ve açıkta tek bir kişi kalmayacak şekilde halkımızı kucaklayarak, kara kışı atlatmaktır. Ardından yapılacak ilk seçimde millet iradesi tecelli edecek, Cumhuriyet, “Demokratik, laik, sosyal hukuk devleti” ilkesi temelinde, tüm kurumları ile tesis edilecek.
İşte o büyük gün geldiğinde, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün işaret ettiği muasır medeniyetleri aşmak üzere, Cumhuriyet’i demokrasi ile taçlandıracağız. Milletimize söz verdik, başaracağız!
Bu duygu ve inançla 98’inci yaşını kutladığımız Türkiye Cumhuriyeti’mizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, Kurtuluş Savaşı Önderleri ve şehitlerini, terörle mücadelede şehit olan kahramanlarımızı rahmetle anıyorum. Gazilerimize şükranlarımı sunuyorum. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’mız kutlu olsun.
Yaşasın Cumhuriyet!
Kemal Kılıçdaroğlu
CHP Genel Başkanı
SOL PARTİ: Emperyalizmi ve Gericiliği Yeneceğiz
İşgalcilere ve işbirlikçilere karşı kazanılan bağımsız Cumhuriyet’i selamlıyoruz.
98 yıl sonra bugün ise 1920’nin Cumhuriyet’inden söz etmek imkansız! Cumhuriyet’i ilerici birikimlerini tasfiye ederek yıktılar!
İkinci Dünya Savaşı sonrasında özellikle Amerika’nın Soğuk Savaş stratejileri doğrultusunda yapılandırılan faşist-darbeci kontrgerilla devleti, Cumhuriyet’in ölümünün önünü açarak bugünkü fiili şeriat rejiminin taşlarını döşedi.
Bugün Cumhuriyet, laiklik başta olmak üzere tüm ilerici birikimlerin tasfiye edildiği, tarikatlar, cemaatler ve çeteler arasında paylaşılmış; bir avuç haraminin eseri haline gelmiş bir rejime dönüştürüldü.
Emperyalizm ve gericilikle uzlaşma Cumhuriyet’in harakirisi oldu! Bugün de mevcut rejimle uzlaşmaya dayanan tadilat projeleri ile Cumhuriyet’i kazanmak imkansızdır!
Bir kez daha gericiliği ve emperyalizmi yenmeden Cumhuriyet kazanılamaz!
Cumhuriyet’in yeni yüzyılı eşitlikçi, özgürlükçü, bağımsız ve laik bir temelde, üretenlerin yönettiği, devrimci demokratik bir cumhuriyeti olmak zorundadır. Bu cumhuriyet bu gerici karanlığa direnen gençlerin, kadınların, işçilerin, emekçilerin, yurtsever emekçi halkımızın birleşik mücadelesinin eseri olacaktır.
Paralel tarikat, cemaat ve çeteleri dağıtmak, emperyalist tekellerin işgaline son vermek, halkı aç bırakan aç gözlü sömürücülerin saltanatını yıkmak ve halka her türlü kötülüğü yapmaktan çekinmeyen bu zorba iktidarı yenmek için mücadeleye çağırıyoruz.
SOL PARTİ
MDD HAREKETİ: Cumhuriyet, Tam Bağımsız Ve Gerçekten Demokratik Türkiye’dir
İdarede, ekonomide, siyasette, askeriyede, eğitimde ve kültürde tam bağımsızlıktır Cumhuriyet.
Bizi zincirlemek isteyen emperyalizmi mahv ve nabut etmektir. Geçilmez Çanakkale’dir, Sakarya’dır. Yedi düvel emperyalizmi denize dökmektir.
Kulluktan kurtulmak, şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketinde özgür yurttaş yaratmaktır.
Özgüvendir, milli gururdur, Etrak-ı biidrak diye aşağılanan milleti ayağa kaldırmaktır.
Tarikatları, zaviyeleri kapatmadır, aydınlanma ve laikliktir.
Cumhuriyet, imtiyazsız, sınıfsız dünya iradesidir. Emeği kutsamak, köylüyü, emekçiyi efendi yapmaktır.
Eğitimi ayrıcalıklı bir grubun tekelinden almaktır, her yurttaşın eğitime, bilime uzanabilme olanağıdır.
Kadına, eşit vatandaşlık hakkıdır cumhuriyet. Savaşta Nene Hatun, Kara Fatma, barışta doktor, mühendis, işçi, devlet yöneticisi… Aydınlanmış dünya yolundaki göğün yarısı.
Önümüzdeki görev Atatürk’ün bu mirasına sarılmak, tam bağımsız ülke, eşit, özgür, aydınlanmış, sömürüsüz ve sınıfsız bir toplum yaratma yolunda, Milli Demokratik Devrimi tamamlamaktır.
Yaşasın Cumhuriyet!
Yaşasın Atatürk!
Yaşasın tam bağımsız ve gerçekten demokratik Türkiye!
Milli Demokratik Devrim Hareketi adına
Mehmet Bedri Gültekin
1920 TKP: Biz Devrimcilere Düşen Görev İse Cumhuriyet’in Kazanımlarına Sahip Çıkıp Daha Da İleriye Götürmektir
29 Ekim 1923’te Cumhuriyet’in ilan edilmesi ile Türkiye halkı, Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının önderliğinde padişahlığa ve halifeliğe son vererek halkın egemenliğini resmen ilan etmiş oldu. Cumhuriyet’in ilanı statüko karşısında ilerlemenin, şeriat kurallarına karşı laikliğin, tek kişi yönetimi olan padişahlığa karşı halkın temsilinin ilan edilmesidir.
Devrimsel bir niteliğe sahip olan Cumhuriyet’in ilanını tek bir gün olarak değil de temelleri 1800’lere kadar uzanan halkın uzun soluklu mücadeleleri sonucu ördüğü sürecin taçlandırılması olarak düşünmeliyiz.
Bu devrimci süreç antiemperyalist kurtuluş savaşını, halifeliğin kaldırılmasını, eğitim başta olmak üzere bütün bakanlıklarda şeriat kuralları uygulamasına son verilmesini, kadınların her alanda eşit ve özgür yurttaşlar olarak tanınmasını, komşu halklarla eşitliğe dayalı ilişkiler kurulmasını kapsamaktadır.
Ulusal kurtuluş devrimleri olarak da adlandırabileceğimiz bu kazanımlar ne yazık ki toplumsal bir kurtuluşa dönüşemedi. Bu yıllarda atılan adımlar eksik kaldı ya da yeterli olmadı. İlerleyen yıllarda, özellikle de 1940’ların ikinci yarısından itibaren iktidara gelen yönetimlerin çözümü emperyalist limanlarda araması nedeniyle de Cumhuriyet Devrimi ile elde ettiğimiz kazanımlarımız tehlikeye atıldı.
ABD/NATO eliyle gerçekleştirilen gerici faşist darbelerle toplumsal muhalefet susturulmaya çalışıldı, emekçi halkın kazanımları tırpanlandı.
Laiklik karşıtı, gerici yapılaşmanın önü açıldı. Kadınlara sosyal hayattan çekil, ev işçisi ol denildi. Ekonomik açıdan bağımsız olmayan bir ülkenin siyasal bağımsızlığından da söz edilemeyeceği göz ardı edildi. IMF politikalarıyla ülke kaynakları talan edildi. Kamu kurumları yok pahasına satıldı.
Yurtta sulh cihanda sulh politikasından çark edilip komşu ülkelerin topraklarına göz dikildi. Halkın egemenliği yok sayılıp tek kişinin keyfine dayanan bir yönetim biçimi dayatıldı.
Cumhuriyet Devriminin 100. yılına yaklaştığımız bir dönemdeyiz.
Biz devrimcilere düşen görev ise Cumhuriyet’in kazanımlarına sahip çıkıp daha da ileriye götürmektir. Bu anlamda Cumhuriyet’in kurulmasıyla elde ettiğimiz kazanımlarımızın, kaybedilmemesi gereken mevziler olduğu bilinci ile çalışmalarımızı yürütmeliyiz.
1920 TKP – TOPLUMCU KURTULUŞ PARTİSİ
TKP: Yaşasın Cumhuriyet Yaşasın Sosyalizm
Bugün 29 Ekim. Saltanata son verilip, iktidarın halkın temsiliyetine dayalı yeni bir düzenle yeniden kuruluşunun doksan sekizinci yıl dönümü.
Peki bu yıl dönümünde biz ne görüyoruz?
Halkın temsiliyetini bırakın, ekmeğini bulamadığı günlerden geçiyoruz. Bir kısım para babası yerin altında ve üstünde ne varsa zimmetine geçirmiş, bu halka, yani hepimize ait kaynaklar yok pahasına satılmış savrulmuş. Açlık sınırında yaşıyor milyonlar.
İçtiğimiz sudan okuduğumuz okula her şey paraya çevrildiği gibi, koronavirüs testinten diplomaya her şeyin sahtesinin parayla alınıp satılabildiği bir yolsuzluk denizinde yüzüyoruz.
Ülkenin aydınlanma ile yeniden kurulduğu günlerdeki ilkeler, barış, bağımsızlık, egemenlik, laiklik… Her biri ayaklar altına alınmış. Emperyalizm karşıtlışı bitmiş, yerine iktidarıyla muhalefetiyle bir yarışa girilmiş: Kim Batı’ya daha çok yaranacak, daha çok memnun edecek, arada kavgalıymış gibi görünüp çıkara dayalı dostluğunu sürdürecek… Güne dolarla başlıyoruz, dolarla kapatıyoruz, saat başı kontrol ediyoruz; ama kimsenin içi rahatlamıyor. Diğer yandan “Bir gece ansızın” komşu ülkelere askeri müdahale tehditleri savruluyor.
Karanlığın defedilip yeni bir kuruluşun inşa edildiği günün doksan sekizinci yıl dönümünde ülkede geleceğe dair umut taşımak lüks olmuş. Kadınlar için canını savunmak dahi mesele… bilim insanlarına safsatalarla boğuşmaktan, sanatçılara sansürlerden, yasaklardan gına gelmiş. Hal böyleyken düzen muhalefetiyse işi gücü bırakmış, kim cumhurbaşkanı olacak, kim güçsüz başkan olacak onu tartışır olmuş.
Bugün 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı. Ancak ortada kutlanacak bir bayram yok. Kazanılacak yeni bir düzen, yeni bir Cumhuriyet var. Bugüne dair söylenecek sözümüz ise şudur: Biz Cumhuriyet karşıtlarına, halk düşmanlarına bu ülkeyi bırakmayacağız. Bu halk hak ettiği Cumhuriyeti kuracak.
Çünkü Cumhuriyet bağımsızlık, aydınlanma, eşitlik ve özgürlüktür.
Çünkü bugün Cumhuriyet sosyalizmdir. Ve bunlar için mücadele etmeye değer…
TÜRKİYE KOMÜNİST PARTİSİ
TİP: Esaret Değil, Cumhuriyet! Emeğin Cumhuriyetini Kuracağız.
Ülkemizde saltanat ve hilafetin egemenliğinin sona erişini simgeleyen Cumhuriyet, 98 yaşında. Ancak 98 yılın sonunda, gerici, piyasacı, halk düşmanı politikalar nedeniyle, emperyalizmle işbirliği yapan sermaye temsilcileri eliyle Cumhuriyet artık bugün yıkılmıştır!
Bugün ülkemizde bir Cumhuriyet’ten söz etmenin imkanı yoktur.
Laiklik yoksa, adalet yoksa, emeğin hakları yoksa, kadınların ve gençlerin güven içinde yaşadığı, emekçilerin alın terinin karşılığını aldığı bir ülke yoksa, Cumhuriyet de yoktur.
Emperyalizmle, gericilikle, piyasacılıkla Cumhuriyet’in yan yana gelemeyeceği açıkça ortaya çıkmıştır.
Tüm baskılara rağmen emperyalizme, gericiliğe ve piyasacılığa teslim olmayan, bağımsızlığı, ilericiliği, kamuculuğu, laikliği ve adaleti temsil eden bir Cumhuriyet’i arayan milyonlarca yurttaşımızın varlığı da ortadadır.
Esarete karşı ayaklanan Türkiye halklarının elleriyle var edilmiş olan Cumhuriyet, bugün bir kez daha emekçilerin mücadelesinde yerini alıyor. Günümüz, esarete karşı yeniden, yeni bir Cumhuriyet için mücadelenin günüdür.
Ülke yönetiminin tek adama devredilmesine, halkın iradesinin Saray’da alınan kararlarla yok sayılmasına karşı, emekçiler, kadınlar ve gençler, yani bizler, halkın iradesine dayanan, emekçinin alın teriyle kurulan gerçek bir Cumhuriyet’te inat ediyoruz.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı kutluyor, Cumhuriyet’i kuran Mustafa Kemal Atatürk, mücadele arkadaşları ve emekçi halklarımızı saygıyla anıyor ve bir kez daha ilan ediyoruz:
Cumhuriyeti esaretten kurtaracak ve onu emekçilerin ellerinde yeniden var edeceğiz.
Özgürce, barış içinde yaşayacağımız ülkeyi, emeğin cumhuriyetini, Sosyalist Türkiye’yi mutlaka kuracağız.
Türkiye İşçi Partisi
DEVRİM HAREKETİ: Yeni Ve Sosyalist Bir Cumhuriyet Kurma Mücadelesi Vermek Gerekiyor
Emeğin iktidarını hedefleyen sosyalistler, saltanatların yerine halk egemenliğini getiren cumhuriyetleri önemsemiş, onları reddederek değil içererek aşmayı hedeflemiştir. Türkiye Cumhuriyeti ise bizim için bu genel yaklaşımın ötesinde bir anlam ve değere sahip.
Öncelikle, Türkiye’nin Cumhuriyet devrimi, bizim devrimimiz. Bu toprakların köhne Osmanlı saltanatına karşı bu toprakların devrimcilerinin eseri. Kendi ülkemizin birikimine yabancılaşamayız. 20. yüzyılın en radikal devrimlerinden biri bu ülkede yaşanmışken ona kendi kimliğinde, tarihinde özel bir anlam yüklemeyen bir devrimci hareketin başarı şansı olmaz.
İkincisi, Cumhuriyet emperyalizme karşı bağımsızlık savaşının sonucunda kuruldu. Ülkesini çağdaşlaştırmayı hedefleyen bir devrimci iradenin Batı’ya rağmen ve Batı’yla mücadele ederek Batılılaşma yolunu tutması doğru ve saygın bir tercih. Çağdaşlığı manda ve himayede değil bağımsızlıkta arayan Cumhuriyet, emperyalizmle mücadelenin izini taşıyor. Bununla ilintili olarak ortaya çıktığı günden itibaren emperyalizmin korkulu rüyası olan işçi sınıfının ilk büyük iktidar deneyimi Sovyet Devrimi ile dostluk kurarak yola çıkmış olması, Cumhuriyet’i dünya devrimleri ile de aynı safa yerleştiriyor. Bölgemizin emperyalist işgaller ve savaşlarla yangın yerine çevrildiği, Türkiye’yi yönetenlerin komşularımıza karşı işlenen suçlara ortak olduğu günümüzde emperyalizmi dize getiren, “Yurtta barış dünyada barış” diyen bir irade ve onun kurduğu Cumhuriyet’in mirası çok değerli.
Üçüncüsü, Türkiye’nin Cumhuriyet mirası, devrimcilere mücadele zemini sunuyor. 20 yıla yaklaşan karşı devrim iktidarı, kural tanımazlığıyla Türkiye’yi anayasasızlaştırıyor. Laiklik ayaklar altında. Cumhuriyet’in tüm değerleri saldırıya uğruyor. Bu koşullar altında Cumhuriyet’in aydınlanmacı, kamucu ve yurtsever birikimine sosyalist bir temelde sahip çıkmak, yeni ve sosyalist bir cumhuriyet kurma mücadelesi vermek gerekiyor. Bu tabloda Fikir Kulüpleri Federasyonu’nun “Bu memleket bizim” diyerek Cumhuriyet için sokağa çıkması önem taşıyor. Tüm devrimcileri FKF’nin çağrısına uyarak 29 Ekim’de saat 16.00’da Beşiktaş’ta toplanmaya, “Bu memleket bizim” demeye çağırıyoruz.
Devrim Hareketi MKK üyesi Deniz Ali Gür
FKF: Bu Memleket Bizim
Ülkemizi gericilere, yobazlara, sermayeye ve cumhuriyet düşmanlarına teslim etmeyeceğiz. Yaşasın hürriyet, yaşasın cumhuriyet!
Cumhuriyet’in kuruluşunun 98. yılında 29 Ekim, yeniyi daima devrimci inatla arayanların mücadele günü haline gelmiştir. Gençlik, aydınlık, bağımsız ve gerçekten kimsesizlerin kimsesi olacak yeni bir cumhuriyete giden yolu mutlaka açacaktır. Bu Memleket Bizim!
TKH: Yeni Bir Cumhuriyet Emekçilerin Omuzlarında Yükselecektir!
1923 yılında kurulan Cumhuriyet’i sermaye ve gericilik el ele vererek yıkmıştır. Bugün Padişahlığın yerine kurulan Cumhuriyet’in yerinde yeni bir saltanat rejimi, gericiliğin ortadan kaldırıldığı Cumhuriyet’in yerine yeni bir istibdat rejimi, emperyalizme karşı kurulan Cumhuriyet’in yerinde emperyalizm işbirlikçisi güçlerin talan ettiği bir ülke vardır.
Ancak bu durumdan kurtulmak mümkündür
Ülkemiz, işbirlikçilerin, yobazların, emperyalistlerin ve para babalarının değil emekçilerin
ülkesi olacaktır. Kurulacak yeni Cumhuriyet emekçilerin omuzlarında yükselecektir!
YENİ BİR CUMHURİYET mücadelesi bağımsız, laik, adil, eşit ve özgür bir Türkiye’nin kurulması mücadelesidir!
YENİ BİR CUMHURİYET mücadelesi, sömürüye karşı eşitlik mücadelesidir!
YENİ BİR CUMHURİYET mücadelesi, emperyalizme karşı bağımsızlık mücadelesidir!
YENİ BİR CUMHURİYET mücadelesi, yobazlara karşı laiklik mücadelesidir!
YENİ BİR CUMHURİYET mücadelesi, tek adam diktatörlüğüne karşı halkın kendi kendini yönetme mücadelesidir!
YENİ BİR CUMHURİYET mücadelesi, Ortadoğu başta olmak üzere tüm dünyada halkların kardeşliği ve barış mücadelesidir!
YENİ BİR CUMHURİYET mücadelesi, yoksulluğa, işsizliğe ve geleceksizliğe karşı insanca yaşam mücadelesidir!
YENİ BİR CUMHURİYET mücadelesi, Türk ve Kürt emekçilerinin kardeşlik mücadelesidir!
YENİ BİR CUMHURİYET mücadelesi, ülkemizin topyekûn kurtuluş mücadelesidir!
YENİ BİR CUMHURİYET mücadelesi, SOSYALİST TÜRKİYE mücadelesidir!
YENİ BİR CUMHURİYET, ülkemizin ilerici, yurtsever, cumhuriyetçi ve emekçi halkının kendi kaderini eline almasıyla mümkündür. Ülkemizi gericiliğin karanlığından çıkaracak, emperyalizmin boyunduruğundan ve sermayenin diktatörlüğünden kurtaracak tek güç emekçilerin örgütlü gücüdür.
Bugün halkın örgütlü gücü dışında bu gidişe dur diyecek başka bir güç yoktur.
Gelin yeni bir yaşam ve yeni bir ülke için hep birlikte mücadelemizi birlikte büyütelim. İnsanca bir yaşamı ve eşitlikçi bir düzeni kuralım.
Türkiye Komünist Hareketi
Hazırlayan: İbrahim SARIDEMİR
Vatan Partisi demeci niye yok?