Amerikan Yazarlarına Açık Mektup: Amerika’yı Kurtarınız.
Yazarlar yürekleri ve kafalarıyla, kendi kişisel çıkarlarını düşünmeksizin yurtlarına bağlıdırlar. Yazarlar sevginin, dostluğun adamıdırlar. Yurtlarının insanlarını, dünyanın insanlarını severler. Sevgi ve dostluk birinci özellikleridir. İşte size bu sebepten yazıyorum.
Benim memleketim yeryüzünün en geride kalmış on memleketinden birisidir. Bunu size yazabiliyorsam kahrolarak, acıların ve utançların en büyüğü içinde yazıyorum. Çağımızda insanoğlunun nerelere kadar vardığını bilen bir yazar için yurdunun bu yürekler acısı halini bilmesi, görmesi ölümden beter…
On Binlerin Dönüşü’nde Ksenofon, Anadolu’yu anlatırken şöyle der: “Evleri yerin altındaydı. Toprak merdivenlerle bu kovuklara iniliyordu. Bir tek pencereleri vardı, o da evlerin tepesinde. Bu toprak merdivenlerle yerin altına iniyordun.” Şimdi de binlerce köyümüz böyle, yer altında. Yer altında hayvanlarıyla birlikte çırılçıplak orada, yerin altında yaşıyorlar…
Halkımız ve bir avuç aydınımız, vatanseverlerimiz bu gerilikten, bu korkunç, bu iğrenç durumdan kurtulmanın çabasında… Biliyoruz, bizim memleketimizin bu hali bizim olduğu kadar insanlığın da yüz karasıdır.
Büyük medeniyetlerin beşiği Anadolu’da bir halk bu kadar kötü bir durumda yaşamamalıydı.
“Bir İhanet Hançeri Olarak Yüreğimize Girdiniz”
Biz bu utanç verici durumdan kurtulmanın savaşını verirken siz çıktınız karşımıza. Siz Amerikalılar. Sömürgeci Amerikan politikası. Dost gibi geldiniz, bir ihanet hançeri olarak yüreğimize girdiniz.
Türkiye’de uşaklar, kompradorlar yarattınız. Sizin bu uşaklarınız Türk halkı bulunduğu durumda kalsın, daha da kötü hallere düşsün diye ellerinden her geleni yapıyorlar. Türk halkının bu halde kalması sömürgecilere ve onların iç uşaklarına büyük sömürme imkanları veriyor.
Sömürgeciler ve kompradorlar:
- Okul düşmanıdırlar. Çünkü bunlar Türk halkının yüzde yüz okumasını sağlayacak bizim en güzel eğitim düzenimizi, Köy Enstitüleri’ni yok ettiler. Bir milletin toptan okuması sömürgeciliğin ve kompradorlarının ölümü olur.
- Bunlar sanayi düşmanıdırlar. Türkiye’de yerli sanayinin kurulmasını istemiyorlar. Kompradorların içinde elli, yüz, hatta iki yüz Amerika ve Avrupa firmasının Türkiye mümessilliğini yapanlar var. Türkiye’de sanayinin kurulması onların ölümü olur ve sömürgeciliğin bir kısmının bitimi olur.
- Bunlar kültürümüzün düşmanı. Komprador, bilinçli olarak uşağı olduğu sömürgeci milletin kültürünün hayranı ve içinde yaşadığı milletin kültürünün düşmanıdır. Kültürümüzün ayakta kalması, millet bütünlüğünün ayakta kalması demektir. Bir milletin kültürü çürütülmemişse onu sonuna kadar sömürmek mümkün değildir.
- Toprağımız öldürülüyor. Türkiye’yi idare eden komprador düzeni, kapkaççı bir düzendir. Türkiye toprakları onlara kazandıkları kadar ve kazandıkları sürece vatandır. O gününe bakar. Milletin, vatanın yarınını düşünmez. Bu sömürgeci düzenin elinde ormanlarımız yok oldu. Önüne geçilmez bir toprak aşınmasıyla topraklarımız bitti. Komprador yöneticiler toprağımızın bu ölümü karşısında parmaklarını bile oynatmıyorlar. Üstelik toprağımızın ölmesi için ellerinden gelen her kötülüğü yapıyorlar….
Topraklarımızı işgal ettiniz. Dost adı, müttefik adı altında. Otuz binden fazla askeriniz topraklarımızı işgal etti. Dev radarlarınız, yüzlerce, binlerce uçağı barındıran dev hava alanlarınız var Türkiye’de. Türkiye’deki hava alanlarınızdan birisinden kalkan U-2 uçağınız Sovyetler Birliği üstünde düşürüldü. Her şey gösterdi ki Türkiye’deki üsleriniz bir savunma için değil, saldırganlık içindir… Türk topraklarını onu topyekün bir ölüme mahkum edercesine işgal ettiniz ama Türkiye’de Türk halkına karşı hiç de insanca davranmıyorsunuz. Onu aşağılıyor, küçümsüyorsunuz. Binlerce, on binlerce kişiyi sokaklara dökecek kadar sokaklarda askerleriniz Türk kadınlarına saldırıyor. Askerleriniz boyuna Türk bayraklarını yırtıp ayakları altında çiğniyorlar. Adamlarınız habire insan eziyor, Türk mahkemelerinde bile yargılanmıyorlar…
“Yurdumuzu Kurtarmak İçin Hazırlanıyoruz”
Biz sizden ve sizin içerdeki uşaklarınızdan, yukardan beri anlattığım korkunç durumundan yurdumuzu kurtarmak için hazırlanıyoruz. Sizin uşaklarınız şimdiden yazarları, vatanseverleri hapse atmağa başladı. Öğretmenlere, gençliğe baskılar arttıkça artıyor. Bu baskıların ne çeşit baskılar olduğunu ve gayri insaniliğini de burada size anlatamam. Ne kadar anlatmağa çalışsam da siz anlayamazsınız. Bizler başka dünyaların adamlarıyız.
Bu durum böyle sürüp giderse Türk milleti erinde gecinde savaşa tutuşacak, erince gecinde karşınıza bir Vietnam daha çıkacaktır. Bunu görüyor, buradan size, Amerikan milletinin gerçek temsilcilerine sesleniyorum: İkinci Vietnam’ın önüne geçmek için bizimle birlik olun. Başımızdaki belayı görüyorsunuz, yurdumuz on bin yıl öncesini yaşıyor. Biz bu durumdan kurtulmak savaşındayken bir de Amerika çıkıyor karşımıza, alçak kompradorlarıyle.
Milletler hangi şartlar altında bulunursa bulunsunlar, haysiyetlerini korumak için bir gün mutlaka savaşa atılırlar. Bu savaşta topyekün imha edileceklerini de bilseler. İnsanlar aşağılanmayı sonuna kadar kabul edemezler. Bu, insanın asliyetinde vardır.
“Bu topraklar Homerosların, Yunus Emrelerin, Koca Sinanların, Mustafa Kemallerin, Nazım Hikmetlerin toprağıdır“
Biz Amerika’yla savaşsak da savaşmasakta bir gün bulunduğumuz bu kötü durumdan mutlaka mutlaka kurtulacağız. Çünkü bu topraklar Homerosların, Yunus Emrelerin, Koca Sinanların, Mustafa Kemallerin, Nazım Hikmetlerin toprağıdır. Gururlu, haysiyetli, kişiliği olan bir topraktır. Hürriyeti için savaşacaktır. Hiç şüpheniz olmasın…
Bize de bu kötülüğü Amerikan milleti değil, Johnson politikası yapıyor. Biliyoruz. Öfkemiz Amerikan milletine değil, Johnson politikasınadır. Ama ister istemez Türk milleti de Amerikan milletine düşman kesiliyor.
Hepimiz biliriz ki, dünyamız için zararlı olan milletlerin birbirine düşmanlığıdır. Kişilerin, politikaların, rejimlerin birbirine düşmanlığı gelip geçicidir. Milletlerin birbirlerine düşmanlığıdır ki, işte korkunç olan, onulmaz olan odur.
Benim milletim sizin milletinize düşman oluyor.
Biz bu insanlığa yakışmaz, aşağılanan durumumuzdan kurtulacağız. Savaşımız bütün yiğit, imanlı insanların savaşı kadar kutsal, güzel, verimli ve muzaffer olacaktır. Biz zafere ulaştığımız gün çektiğimiz bütün acıları unutacağız. Ama, kuşaklar boyunca Amerikayı andığımız zaman, tıpkı İsrail oğulları gibi, içimizde bir acı, bir burkulma, belki biraz da tiksinti olacak. Bunun içindir ki, size sesleniyorum. Bu seslenmemle sizi Türk halkını kurtarmağa çağırmıyorum. Gene tekrar edeyim biz, kendi işimizi kendimiz göreceğiz. Siz, düştüğü bu kötü, insanlığa yakışmaz durumdan, milletlerin iç işlerine karışmasından, halkların tiksintisinden, siz Amerika’yı kurtarınız.
Sizin yapacağınız kurtuluş savaşının, bizim şimdi yapmakta olduğumuz savaştan hiç farkı olmayacak.
Sevgi ve dostlukla.
Yaşar KEMAL
Ant Dergisi / 17 Ocak 1967