Ben İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Öğrenci Birliği’nin saymanı idim. Kardeşim Sena da İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisi ve Denizlerin yakın arkadaşıydı.
Bir sonbahar günüydü. Hafızam beni aldatmıyorsa, sanırım Ankara yürüyüşünün bittiği zamandı. Kardeşimi bulmam gerektiği için Hukuk Fakültesi’ne gitmiştim. Uzun süre aradım, bulamadım. Son kez orta avluya bakayım dedim. Deniz, Celal Doğan ve Cihan Alptekin’i neşeli bir şekilde havuzun kenarında sohbet ederken gördüm. Yanlarına gidip kardeşimi sordum.
Görmediklerini söyledikten sonra; “Ama seni gördüğümüze çok sevindik” diyerek gülüşmeye başladılar. Ben çok anlam veremesem de üstüne düşmedim. Durumu anlamaya çalışırken;
Deniz’in “Sallayıp, silkeleyin arkadaşımızı. İTÜ’nün kasası buradayken ne dertlenip duruyoruz?” demesiyle birlikte, Celal (en iri kıyımlı olan oydu) beni bacaklarımdan tutup boş havuza doğru baş üstü sallamaya başladı. Öbürleri de; “İyi salla mutlaka bir şeyler vardır” deyip, gülüşüp şamata ediyorlardı.
Bir süre sonra ceplerimden bir şey düşmeyince, hep birlikte beni ayaklarımın üzerine kaldırdılar ve “Paran varsa biraz ver” dediler. Cebimdeki 7,5 lirayı verdim, 5 lirasını aldılar.
Ben, “Ulan bu ne iş adam gibi istemek yok mu?” dediğimde, “Şakalaşmanın tam ortasına düştün. Bu da senin şansın” dediler.
“Peki 5 lira işinizi görecek mi?” diye sorduğumda, verdikleri yanıtı hiç unutmadım; “Yürüyüşlerde patlatmak için çatapat alacağız, çatapat” dediler. Ama sonra Cihan gitti, dört simit alıp geldi, hep birlikte keyifle yedik.
Selçuk ESEN / İTÜ Öğrenci Birliği 21. Dönem Saymanı