Bundan 66 yıl önce adı ‘Dahi’ kelimesi ile birlikte anılan ve Dünya var olduğu sürece adı yaşayacak birkaç bilim insanından olan Albert Einstein, 18 Nisan 1955 yılında yaşamını yitirdi. Onun bilime olan katkılarının yanı sıra topluma karşı da sorumlulukları vardı. Günümüzde Darbeci Kenan Evren’i sahiplenerek :”Dışkı yedirmek işkence değil” açıklamasında bulunan liberal Celal Sengör’ün aksine Albert Einstein bir sosyalist ve barışseverdi.
Naziler Başına Para Ödülü Koydu
Albert Einstein 1. Dünya Savaşı’na karşı çıkarak ‘Avrupalılara Manifesto’ adlı bildiriyi imzalayan 4 bilim insanından biriydi. Aynı zamanda Nazilerin iktidara geldiği sırada en çok uğraştığı Yahudi bilim adamlarından biri oldu. Onun da kitapları bu faşist dönemde yakıldı. Daha 1933 yılında Belçika’daki Alman Konsolosluğu’na giderek pasaportunu teslim etti ve protesto amaçlı Almanya vatandaşlığından ayrıldı. Bunun üzerine Naziler onun başına para ödülü koydular. Bu yıllarda İspanya’da faşist Franco’ya karşı savaşan Cumhuriyetçilere ve Nazi işgaline uğrayan Sovyetlere’de açıktan destek veren açıklamalarda bulundu. En büyük korkusu Nazilerin atom bombasını bulmasıydı. Bu yüzden ABD Başkanı Roosevelt’e bir mektup yazarak atom bombası çalışmasına başlama tavsiyesinde bulundu. Fakat atom bombasının savaş amaçlı kullanılmasına şiddetle karşı çıktı.
ABD’ye yerleştikten sonrada beyazların siyahlara karşı ırkçılığına karşı çıkarak sivil hakları mücadelesinde birebir yer aldı. Onun bu mücadelesindeki en büyük yoldaşı da Nazım Hikmet’in ‘İnci Dişli Zenci Kardeşi’ komünist sanatçı Paul Robeson’du. İkilinin dostluğu ömür boyu sürdü. ABD’de başlayan anti-komünist cadı avı dönemi McCarthycilik zamanında da soruşturma geçiren insanların yanında oldu. Hukuksuzluğun en büyük örneği olan ve Sovyet ajanı oldukları iddiasıyla idam edilen Julius ve Ethel Rosenberg çifti içinde kamuoyu önünde etkili bir kampanya yürüttü. Halen yayınlanmakta olan Monthly Review dergisine ise 1949 yılında ünlü ‘Neden Sosyalizm’ isimli bir makale yazdı:
“Toplumsal bilincin sakatlanmasını kapitalizmin en berbat kötülüğü olarak görüyorum. Bütün eğitim sistemimiz bu kötülükten mustarip. Gelecekteki kariyerine hazırlık adına başarıya tapması öğretilen öğrenciye abartılı bir rekabetçilik aşılanıyor.
Bu kötülükleri ortadan kaldırabilmenin tek bir yolu olduğuna, bunun da toplumsal amaçlara yönelik bir eğitim sistemine eşlik eden sosyalist bir ekonomi sisteminin tesis edilmesi olduğuna inanıyorum. Bu ekonomide üretim araçlarının sahibi toplumdur ve kullanımını kendisi planlayacaktır. Toplumun ihtiyaçlarına göre üretim yapılan planlı ekonomi, yapılacak işi yapabilecek olanlara dağıtacak ve her erkeğin, kadının ve çocuğun geçimini güvence altına alacaktır. Doğuştan gelen yeteneklerinin geliştirilmesine ek olarak, bireyin eğitimi, bugün olduğu gibi gücün ve başarının yüceltilmesi yerine, diğerlerine karşı sorumluluk duygusu yaratmaya yönelik olacaktır”
Ulaş ÜSTÜNDAĞ