Devrimcilik, sorumluluk ister. Eylem ve düşüncelerinde sorumluluk duymayan devrimci, emekçi sınıf ve tabakalarda kök salamaz. Eninde sonunda, bir “küçük burjuva anarşisti” olarak emekçi yığınlarından soyutlanır.
Yaşadığımız olaylar, bu gözlemi birçok kez kanıtlamıştır. Halktan soyutlanmış eylem türleri, hiçbir zaman, “ilerici” bir nitelik kazanmaz. Tersine, bu eylem ve düşünceler, amaçlarına yabancılaşır ve birer karşıdevrim aracına dönüşür.
Şiddet…
“Bireysel terör”, sosyalizmin yabancı olduğu bir eylem çeşididir. Bu yöntemler, hiçbir zaman sosyalistlik adına savunulamaz. Bu gibi koşullarda şiddet şiddeti besler ve sonunda, en etkili silahlara sahip olanlar son sözü söyler.
Devrimci, attığı adımın ilerisini ve gerisini bilmek, anlamak ve hesap etmek zorundadır. Kiminle beraber, kime karşı olduğunu belirleyemeyenler, devrim adına küçük burjuva anarşizmi bataklığına saplanırlar. Örnekleri çok. Gördük, görüyoruz.
Takdik ve Sorumluluk…
Ülkede can güvenliğinin kalmadığı, temel hak ve özgürlüklerin yok edildiği bir ortamda, bütün ilericilerin en somut görevi bu cephe partilerini iktidardan indirmek değil midir? Eylemlerin, “taktik” ve “stratejilerin”, bu amaca yönelik olarak ortaya konması gerekmez mi?
Bu görev, bu amaç, bu denli açık ve seçikken, “sol fraksiyon” olarak adlandırılan çeşitli sol odaklar kendi aralarında yıkıcı, yıpratıcı bir tartışmayı ön plana almışlardır.
Fraksiyonculuk…
Bir sosyalist dergiye bakarsanız, bunca kanlı olayı unutup, aylardır CHP, DİSK ve ilerici yazarlarla uğraşır. Bir başkasının TİP ve DİSK’ten başka düşmanı yoktur. Biri “sol McCartizm” öfkesi içinde, kendi “fraksiyonu” dışındaki sol düşünce ve odakları savcılara ihbar edici yayınlar yapar. Öteki, Sosyalist Partiyle uğraşır. Bir başkası, DİSK, TİP ve Sosyalist Partiyi “oportünist” olarak damgalayıp kendisinden başka devrimci bırakmaz.
Örgütsüzlük ve Disiplinsizlik…
Devrimci bilinci, devrimci sorumluluğu bu mu olmalıdır?
Sol, kendi içinde, eleştiri ve özeleştiri aşamasından geçmiş değildir. Çünkü, işçi sınıfından kaynaklanan, emekçi kitlelerden destek alan güçlü bir sosyalist partiden yoksunuz. Bu eleştiri ve özeleştiriyi yapacak ve toplumun ilerici kesimlerine ışık tutacak olan, sosyalist partilerdir.
Partisiz ve örgütsüz sosyalizm, kavram kargaşasıyla yozlaşmakta, küçük burjuva bireyciliği ile yıpranmakta ve böylece halktan soyutlanmaktadır.
Ankara’da yaşanan olaylar, bu örgütsüzlüğün, bu disiplinsizliğin acı sonuçlarından biridir.
Uğur MUMCU
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi, 7 Şubat 1977