1968’de Ankara Kurtuluş Lisesi son sınıf öğrencisiydim. Lisenin önünde bir takım bildiriler dağıtılıyor. Bildirileri okuyunca aklım başımdan çıkıyor. Beni sosyalist yapan Fikir Kulüpleri Federasyonu’nun (FKF) o bildirileri oldu. 1969’da Siyasal Bilgiler Fakültesi (şimdiki adı İletişim Fakültesi olan) Basın ve Yayın Yüksek Okulu’na girdiğimden birkaç ay sonra FKF, Dev-Genç adını aldı. Ben de Dev-Genç üyesi oldum.
‘68’, Türkiye devrimci gençlik hareketinin tarihinde aşılmamış bir doruk noktası olma özelliğini koruyor. Gezi eylemleri oldu, bir sürü gençlik direnişleri oldu ama 68’in birleştirici, kitlesel boyutunu hiçbiri yakalayamadı.
“Aktancılar” ya da “Basın Yayın Komünü” diye anılan militan, devrimci bir gruptuk. Örgüt bile değildik. Bir tüzük ya da programımız yoktu. Dev-Genç’in bütün eylemlerine en önde katılan bir gruptuk. Kaç kez gözaltına alındığımızı hatırlamıyorum bile.
Partiden Yoksunluk
68’in büyük kitle eylemlerini yönetecek, önderlik edecek devrimci bir partiden yoksunduk. Bizden önceki kuşağın bilgisini, deneyimini, tecrübesini aktaracak bir örgüt yoktu ortada.
1952 yılında büyük bir TKP tevkifatı olmuş. 1968’e kadar çok kısa süren bir Hikmet Kıvılcımlı’nın Vatan Partisi deneyimi dışında devrimci bir parti olmamıştı. Aslında bütün kuşaklar arasında böyle bir kopukluk var. Çünkü sistem o devrimci kuşakları biçe biçe, öğüte öğüte gelmiş. Bir anlamda Türkiye devrimci hareketin tarihi solun sürekli biçilme tarihi gibi bir şey.
Deniz Gezmiş Ankara’da
ODTÜ tarihinde önemli bir yeri vardır Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının. Denizler, 1970 yılı Eylül ayında ODTÜ’ye geldiklerinde 1. yurttaki 201 ve 202 numaralı odalarda Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Sinan Cemgil, Alpaslan Özdoğan ve Hüseyin İnan ile hep birlikte kalıyorlar.
Deniz, “Basın Yayın Komünü”nde liderimiz olan Aktan İnce’yi, Aktan, Deniz’i çok severdi. “Komün”ün diğer üyesi Aydın Çubukçu ise Sivas Lisesi’nden Deniz’in arkadaşıydı.
Deniz’in Silahlı Mücadele Önerisi
Bir akşam Deniz, bizleri ODTÜ’ye çağırdı. Bir araç içine Deniz’i de alıp ODTÜ içinde tur atıyoruz. Deniz, yakında dağa çıkacaklarını, silahlı mücadeleyi başlatacaklarını söyledi. Nurhak öncesiydi. Kendilerine katılmamızı önerdi. Bizlerin de gelmemizi istiyordu. Aktan, Deniz’in önerisini kabul etmedi. Deniz’le vedalaştık. Onu son görüşümüz oldu.
Bizim “Komün” üyeleri arasında Deniz’le son görüşen Aktan’ın kardeşi Altan İnce oldu. Deniz, Altan’a şöyle diyordu:
“Bunun abisi çok iyi bir devrimci arkadaşımdır. Onun ve arkadaşlarının da bizimle birlikte olmasını çok arzu ediyorum, onların bizim hareketin dışında kalmasını hiç istemiyorum.”
Biz De Dağa Çıkalım
ODTÜ’den şehir merkezine dönerken Aktan’a, Deniz’in önerisini neden reddettiğini sordum. “Biz de onlarla dağa çıkabilirdik” dedim. Aktan, Denizler’in yapmayı düşündükleri eylemin tam bir macera olduğunu ve başarı şansı olmadığını söyledi.
Deniz’in teklifini “maceracı” bulmuştuk, fakat birkaç ay sonra Türkiye tarihinin en büyük banka soygununu yapacaktık!
“68 Kuşağı” böyleydi işte!
Deniz Gezmiş’i ve yitirdiğimiz devrimcileri saygıyla, sevgiyle, özlemle anıyorum.
Hikmet ÇİÇEK