“Gençliği ülke sorunları ile ilgilenmeyen bir ulusun sonu gelmiş demektir[1].”
Topluluk dergimiz Kemalist Kıbrıs Dergisi’nin geçtiğimiz 19 Mayıs’ta yayınlanan 2.sayısında yer alan “Kemalizm, Halkçılık ve Sol” başlıklı yazımda “Sol” başlığı altında şu ifadeleri kullanmıştım:
“Türkiye’de solcu olmak, sol’un tanımını yapmaktan daha kolaydır.”
Bu noktadaki temel saptamam aslında, “solculuk” gömleğini üzerine giydiklerini iddia eden kesimlerin sol değerlere; anti-emperyalizme, ilericiliğe, aydınlanmaya, adil gelir dağılımına, emek mücadelesine, vatanseverliğe dair hiçbir hassasiyet taşımaması, hatta tam tersine bu kavramlara karşı içten içte kin beslemesi ile ilintiliydi.
Zira, bugün Türkiye’de sol adına konuştuklarını iddia eden birçok kişi ve çevrenin sol değerlere adeta yabancılaşması öyle bir noktaya gelmiştir ki; “emperyalizm” modası geçmiş bir Soğuk Savaş dönemi kavramı, emek mücadelesi, “sonuç vermeyen eylemler silsilesi”, ilericilik ve aydınlanma, despotizmin dayatmaları olarak bu kişi ve çevrelerin zihinlerinde ve söylemlerinde yer edinmiştir.
Oysa sol adına konuşmak, solun temel değerlerini özümsemiş ve benimsemiş, düşün ve eylem dünyasına bu anlayışı yerleştirip kökleştirmiş birey ve hareketlerle mümkün olur. Tıpkı 68 hareketi gibi. Tıpkı Harun Karadeniz gibi devrimciler gibi…
Atatürk Nöbeti
Harun Karadeniz, 1942’de Giresun’da dünyaya geldi. 1962’de İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Fakültesi’ne kaydoldu. Türk siyasi tarihinin en hareketli dönemlerinden biri olan 1968 döneminde İTÜ Öğrenci Birliği Başkanlığı görevi yaptı. Amerikan emperyalizminin filosu 6.Filo’nun bahriyeleri Dolmabahçe’de denize dökülürken oradaydı. Dönemin Adalet Partisi hükümetinin palazlandırdığı gerici gruplar Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün heykellerine saldırdığında, gerici saldırılar karşısında İstanbul Taksim’deki Atatürk Anıtı önünde nöbet tutan öğrenciler arasında o da vardı.
Samsun’dan Ankara’ya başlatılan 19 Mayıs yürüyüşüne katılanlar arasında yine Harun Karadeniz vardı. 17 gençlik örgütünün düzenlediği “NATO’ya Hayır” haftası çerçevesinde düzenlediği basın toplantısında 19 Mayıs’ların yozlaştırılmaması gerektiğine dikkat çekerek “19 Mayıs 1919, Mustafa Kemal’in sömürgenleri Anadolu’dan kovmak için Samsun’a ayak bastığı gündür” diyen de ondan başkası değildi.
Sosyalist
Bu noktada ifade etmek gerekir ki, Harun Karadeniz’i kendi siyasi düşüncelerinden soyutlayarak, onun Sosyalist olduğunu görmezden gelmeye çalışmıyoruz. Aksine, Harun Karadeniz gibi 68 hareketinin ön saflarında yer alan devrimcilerin bizlere bıraktığı miraslar ve dersler mevcut. Bu miraslar ve dersleri özetle ifade etmek gerekirse şunu açıklıkla söyleyebiliriz ki; siyasi görüşleri farklı olsa da anti-emperyalist mücadeleyi, cumhuriyetin kurucu değer ve ilkelerini, sömürü karşıtı mücadeleyi ve devrimci yaklaşımı benimseyenler, Mustafa Kemal Atatürk ve onun devrimci çizgisinde birleşmektedirler. Bu sebeple Harun Karadeniz gibi Sosyalistler de Kemalistler kadar vatansever, cumhuriyetçi ve devrimcidir.
Bugün kendi değerlerine yabancılaşmış “tatlı su solculuğu”, olarak ifade edebileceğimiz sözde solculuk, 68 hareketine ilişkin önemli bir noktayı hep atlamış veya atlamayı tercih etmiştir: Evet, 68 hareketi, sadece Türkiye’de oluşan bir hareket değildi. Evet, 68 hareketi Türkiye’de başlamadı, önce Batı Avrupa ülkelerinde kendini gösterdi. Ama Türkiye’deki 68 hareketinin diğerlerinden farkı, anti-emperyalizm vurgusu idi. Bu vurgunun en önemli sebeplerinden biri de hiç şüphesiz ki, Türkiye’yi kuran savaşın, yani Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın 20.yüzyılın utkuya ulaşan ilk anti-emperyalist mücadelesi olmasıdır. İşte tam da bu sebepledir ki, Türkiye’deki 68 hareketi, çağcıllarından ayrılmıştır, farklıdır. Türk ulusunun sinesinde ve belleğinde özel bir yere sahiptir. Bu mücadele, Amerikan emperyalizminin adı konmamış bir müstemleke haline getirmeyi düşlediği, esaret altına almaya çalıştığı bir ülkenin devrimci, anti-emperyalist ve milli gençliğinin mücadelesidir.
Evet “milli gençlik”.
Gericiliğin Üstüne Yürüdü
Zira, o gençlik düşünsel duruş ve eylemi itibariyle, “vatansız ve köksüz bir solculuğu” tercih etmedi. Kendi yurdu ve ulusu için bir anti-emperyalist mücadele pratiği geliştirdi. Mustafa Kemal Atatürk’ü ve onun verdiği mücadeleyi, onun düşüncelerini, Milli kurtuluşçuluğun bayrağı olarak gördü ve benimsedi. Cumhuriyetin ilke ve değerlerini gericiliğe karşı savundu. Gericiliğin üstüne yürüdü.
6.Filo Protestoları sırasında Karadeniz’in başkanlığını yaptığı İTÜ Öğrenci Birliği’nin yayınladığı bildiride kullandığı şu ifadeler bunun en bariz ve açık örneğidir:
“Amerikanın sınırları Kars’tan başlar diyen Amerikan başkanının askerlerine alkış mı tutacaktık!” (23.07.1968, Türk Solu)
Tam Bağımsızlıkçı
Harun Karadeniz, kendisinin İTÜ 1968-1969 İTÜ Arı Yıllığı’nda yayınlanan Gençlik ve Geleceği” başlıklı yazıda, bu milli kurtuluşçu ve tam bağımsızlıkçı anlayışı şu kelimelerle ifade eder;
“Gençlik olarak biz, ülke sorunları ile ilgilenmeyi görev biliyoruz ve ülke sorunları ile ilgilenip etken olduğumuz ölçüde görevimizi yaptığımıza inanıyoruz. Çünkü ülkenin geleceği, gençliğin geleceğinden ayrı düşünülemez. Biz ülke sorunları ile ilgilenmekle, gerçekte kendi geleceğimize sahip çıkmış oluyoruz. Yaşlı kuşağın bize devredeceği Türkiye’yi, Amerikan üslerini, bizi Amerika’ya bağlayan ikili anlaşmaları, yıldan yıla artan dış borçları ve Türk halkının nasıl sömürüldüğünü görüp de ülke sorunlarıyla ilgilenmemek en yumuşak söyleyişle ihanettir. Türk ulusuna ihanettir. Türk devletinin geleceğine ihanettir.
Gençliğin ülke sorunlarıyla ilgilenmesi ve sömürülen Türk halkından yana eylemler yapması, sömürgen çevreleri tedirgin etmekte ve bu çevreler “Gençlik siyaset yapıyor” diye feryadı basmaktadır.
Egemen sınıfın isteğine kalırsa, onlar bizi yönetecekler, ömrümüz boyunca acısını çekeceğimiz ikili anlaşmalarla bizi bir yabancı devlete bağlayacaklardır. Fakat biz kadere boyun eğeceğiz, bu ikili anlaşmalara karşı çıkmayacağız.
Bir doğu-batı savaşında onlar Türkiye’yi bir nükleer hedef haline getirecekler. Fakat biz NATO’ya karşı çıkmayacağız.
Bütün yer altı kaynaklarımızı Amerika’ya peşkeş çekecekler, fakat biz bu sömürünün hesabını sormayacağız.
Köylünün ürününü ucuza kapatarak köylü kardeşlerimizi sömürecekler, fakat biz köylüyü sömürüyorsunuz dahi demeyeceğiz.
Kıbrıs’ta yolumuzu kesen 6. Filo İstanbul Limanı’na demirleyecek, fakat biz 6. Filoyu protesto etmeyeceğiz. (…)”
Sonuç Yerine:
Bugün Türk gençliğinin üzerine düşen görevlerin arasında, anti-emperyalist mücadele bilinci geliştirilmesinin olmadığını kim iddia edebilir?
Kim Mustafa Kemal Atatürk’ün “Tam Bağımsız Türkiye” idealini gerçekleştirmeyi, devrimcilerin mutlak ödevi saymayabilir?
Evet, bugün Türkiye’de “sol” kriz içinde. Ama bu krizi, izleyerek bir yere, bir çözüme erişilemez, kriz sona eremez. Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı, Kuvay-ı Milliye ruhunu, anti-emperyalist mücadeleyi ve Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün “Tam Bağımsız Türkiye” idealini benimsemiş ve içselleştirmiş her Türk gencinin görevi, milli ve devrimci bilinci inşa etmektir.
Kimileri, bu yazıyı bir Kemalist’in, bir Sosyalist’e yazdığını söyleyebilir. Nitekim doğrudur da. Ama unutulmaması gerekir ki aynı zamanda bu yazıyı Mustafa Kemal Atatürk’ün cumhuriyetine ve devrimine inanmış bir Türk genci, yine Mustafa Kemal Atatürk’ün cumhuriyetine ve devrimine inanmış bir Türk devrimcisi anısına kaleme almıştır.
Harun Karadeniz ve onun gibi vatansever devrimcilerin anılarına saygıyla…
Ali ERGENDEDEOĞLU
ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampüsü Atatürkçü Düşünce Topluluğu Başkanı
Kaynakça:
Soner Ş. (2020). Dinmeyen Öfke, Hep en haklı, Güçlü Olanlara. Cumhuriyet. Dinmeyen öfke hep en haklı, güçlü, doğru olanlara (cumhuriyet.com.tr)
Karadeniz, H. (1968). Gençlik ve Geleceği. 68 Vakfı Arşivi. HARUN KARADENİZ: GENÇLİK VE GELECEĞİ – 68 Arşivi (68arsivi.com)
23.07.1968 tarihli Türk Solu Dergisi Sayı:36.
[1] (Harun Karadeniz’in 1968-1969 İTÜ Arı Yıllığı’nda yayınlanan “Gençlik ve Geleceği” başlıklı yazısından)