“Mustafa Kemal’e gerçekten sahip çıkanlar varsa onlar da bizleriz. Onun istiklal-i tam prensibini, ve onun istiklal-i tam Türkiye idealini yalnızca biz devam ettiriyoruz…
Öteden beri arzetmiş olduğum gibi, bu ülkede Anayasa’yı en fazla savunanlar bizleriz. Anayasa’yı ihlal edenlerse ortadadır. Anayasa’nın uygulanmasını isteyen gene bizleriz. Anayasa’yı uygulamayan yavuz kimselerse hâlâ ortadadır.” Böyle diyordu Deniz Gezmiş, 12 Mart darbecilerinin mahkemelerinde, savunmasını yaparken.
Zoru başarmak için devrimci hamleler lazımdır. Yüzlerce yıl boyunca tek kişi tarafından yönetilen bir ülkede egemenliği halka vermek kolay değil elbet. Söz, yetki, karar tek kişiden alınıp halka verilsin diye açılmıştı meclis. Ama kısa sürede tekrar işbirlikçiler aldı yetkiyi. Çağdaşlığın, emeğin ve bağımsızlığın sesi olanlardan, daha güçlü çıkmaya başladı uluslararası güçlerin güdümüne girenlerin sesi.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk bu tehlikeyi öngördüğü için eserini çocuklara ve gençlere emanet etmiş olmalı. Ve O gençlikte emanetine elbette sahip çıkacaktı.
TBMM’nin açılmasının üzerinden yaklaşık 50 yıl geçmişti. Amerikan emperyalizminin piyonları iktidarda, 6.filonun askerleri ise Dolmabahçe önlerinde cirit atıyordu. Gericilik artık şiddete başvurmaya başlamıştı. İlerici gençler ise olup bitenlere tepkiliydi.
1970 yılının martında devrimci gençler bir çağrı yaptı. Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi’nde toplandılar. Ve bir plan yaptılar; Meclise yürünecekti. İktidar boş durur mu? Polislere talimat vermişlerdi; Kızılay’dan yukarıya gençleri çıkarmayın diye.
Türkiye Devrimci Gençlik Federasyonu (Dev Genç) Başkanı Atila Sarp liderliğindeki öğrenci kulüpleri B planlarını yürürlüğe koydular. Polisler onları yeni TBMM önüne gelecek diye Kızılay’da beklerken onlar, hızlıca Ulus’a İlk Meclis’e gidip içeri girdiler. Saatler 13’ü gösterdiğinde, yarım asır önce Atatürk ve arkadaşlarının oturduğu sıralarda artık gençler oturuyordu. Gençler ülkenin içinde bulunduğu durumu tüm boyutlarıyla ilk meclisin içinde ele aldılar, çözüm yollarını dile getirdiler.
O sırada binlerce gençte DTCF’den çıkıp İlk Meclis’e gelmiş, dışarıda onları bekliyordu. Fruko lakaplı polisler ise yanlış yerde barikat kurduklarını anlayıp Kızılay’dan İlk Meclis’e doğru koşarak gitmekteydiler. Dev Genç’liler ilk meclisin içindeki toplantılarını bitirince balkona çıkar ve aldıkları kararı açıklar;
“… Mustafa Kemal’in başkanlığında toplanan parlamento emperyalizmin kovulması halkımızın kurtulması için kararlar alıyor, işgal kuvvetlerini atmak için planlar yapıyordu.
Biz Türkiye’nin milli kurtuluşçu, devrimci gençliği olarak böylesine onurlu bir parlamentoyu özlüyoruz…
Biz, devrimci gençlik olarak, ABD uşaklarının oy pazarında para ile satın alınan kişilerin, halkımızın sırtından milyonlar vuranların at oynattığı bir politik düzeni tanımıyoruz.
Yaşasın Mustafa Kemal’in milli, onurlu parlamentosu…
İstiklâl-i Tam Türkiye için mücadele, gerçek demokrasinin kurulması için mücadele görevimizdir.
Bu uğurda mücadeleye katılmak her yurtseverin hem hakkı hem görevidir.”
Mustafa Kemal Atatürk’ten devraldığımız görevi daha ileriye taşımaktan asla vazgeçmeyeceğiz. O Meclis yine halkın meclisi olacaktır.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız kutlu olsun.
İbrahim SARIDEMİR
Atatürkçü Düşünce Derneği Şişli Şubesi Eski Başkanı