1950’lerin sonunda 12 yaşlarındaydım ve bir yatılı okulda öğrenciydim.
Biz, Menderes hükümeti ve ABD arasında yaşanan anlaşmazlıklar nedeniyle üzülüyorduk. Ya ABD bize yardımı keserse ne yapacaktık?
Demek ki, ince ince, adım adım Cumhuriyet değerlerinden uzaklaşmamız için ABD ve İşbirlikçilerinin çabaları meyvesini vermeye başlamıştı. Komünizmle mücadele ile çevrelenmiş ABD yardımları karşılığında, ekonomik sosyal ve kültürel kazanımlarımızı çok hızla kaybediyorduk. Cumhuriyet’in sanayi kuruluşları, yurdun her tarafında kurulmuş Köy Enstitüleri art arda kapatılıyordu. Yetişkin eğitimini üstlenen halkevleri işlevsizleştiriliyordu. Gelir bölüşümünde adaletsizlikler hızla artıyordu.
Bu acı uygulamaları gerçekleştiren ve gerçekleştirecek insan kaynağını, ABD’de CIA’nın özel okullarında yetiştiriliyorlar geri döndüklerinde onlar; siyasette, orduda, basında, emniyet güçlerinde ve üniversitelerde tepe noktalarda görevlendiriliyordu.
Ben ve biz bu tuzağın farkına, ancak 68 gençliğiyle varabildik.
68 hareketi, sadece Türkiye’nin değil, tüm dünya gençliğinin birlikte; insanı geri plana atıp, kârı önceleyen sömürü düzenine başkaldırışı olarak tarihte yerini almıştır.
Bugün onların bu topluma kattıkları değeri çok daha iyi anlıyoruz. Bu insani değerlerin, ki bu değerler Cumhuriyet’in de kuruluş değerleridir, geliştirilerek geleceğe taşınması gibi çok önemli bir görev bizi ve gençliğimizi beklemektedir.
Ancak temel önceliklerimiz var. Bu da her durumda, bilgi birikimimizi iyi yapmak, yani önce kendimizi, yaşadığımız ülkeyi ve dünyayı iyi anlamaktır. Sonra her durumda yaşamın çok değerli olduğunu hiç ama hiç unutmamaktır.
Sevgiyle kalın.
Nuran Alptekin Kepenek
23 Nisan 2021